16 Haziran 2010 Çarşamba

Haziran


Üniversiteden yol alalı bir yıl olmuş.Bugün alt dönemin kep,cübbe kombinasyonlu fotoğraflarını görünce anımsadım.O günlerde içinde bulunulan düşünceler mezuniyetten çok daha önemli olduğu için ne bittiğini anlayabilmiş ne de o bahsedilen sevinci yaşayabilmiştim.

Gariptir aslında Haziran ayı bizim için.Her yıl aynı dönemlerde radyodan gol haberi beklercesine farklı şehirlerden 'Bitti' kelimesi duymak için telefonlar açılırdı.Çoğunlukla cevap değişmese de 'seneye bitiyor' temennisi hiç eksik olmazdı.

İçinden çıkılmaz duruma dönmüş 'Konya',uzatmalarda dört dönemlik krediyi,iki döneme sığdırıp,bitmez diyen bütün akademik personele en hafif tabiri ile nah çekip ilk yolcusunu Ankara'ya uğurlamıştı.Oturup hesaplar yapılırdı duvarları dumandan sararmış,loş ışıklı evde.Biter mi acaba diye sorarken geceleri hiç inanılmazdı biteceğine.Bitti,yıllar oldu..

Bir sonraki dönem mikrofonlar diğer şehirlerden gol haberi gelmeyince galibiyet için uzatmaların bitmesini bekleyen Kütahya'ya dönmüştü.Sekiz yıldı.Dile kolay sekiz uzun yıl.Haydarpaşa'dan yol alınan her dönem bir umut vardı içte çok inanılmasa da.Bazen yola çıkarken son gidiş denirdi.Yanacaksa yansın yıllar olmadı deriz denirdi.Belki de direkten dönen bir diplomanın koparılıp İstanbul'a kaçarak gelinmesiyle oda bitmişti.

Yine Konya'daydı kulaklar bir süre sonra.Yollarda,rakılı gecelerde,bir rüyanın peşinde geçen yılların ardından son virajda arda bakıp,elde ki yirmisekizle imkansızı denemiştim.Sınav dönemi sabahın fakülteye ilk ulaşanı akşam son çıkanıydım hep.Üç sınav düşüyordu gün ortalamasına.Her sabah 'Belki' ile güne uyanıp,eve dönerken ise önümüzdeki yılı düşünüyordum.Bir de o dönemin iz bırakan kadını vardı nasıl unuturum.Sabahın altısında çölün ortasındaki bir şehre güneşi doğdururken,notları bir kenara bırakıp,yeni bir günde yine onunla görüşebilecek olmanın mutluluğunu yaşıyordum mezuniyette neydi ki?Herkesin bavulunu hazırlayıp,okulu bitirenlerin ev eşyalarını dağıttığı bir dönemde uzaktan izlemek ne garip hissiyattı.Önümüzdeki yıla dair planlar kurarken,güzel bir insanın soluk soluğa açmış olduğu telefonla 'Bitti' haberini almıştım.Evet bitmişti.Son kale düşmüştü..

Vize,final,not üçlemesinin geçtiği her yerde akla ilk gelen,her Haziran 'acaba bu yıl olacak mı?' sorusunun sorulduğu Trakya'mızın kafası güzel şehri Edirne'de yine Haziran yine beklenti zamanıydı.Diğer yıllara nazaran inancın tavan yaptığı,dolu dolu sekiz yılın,anlatılmaz anıların,sıkıntıların,artık ben vazgeçtim zamanlarının,uzun dönem askerliklerin hesaplandığı yıllardan,kederli gecelerden sonra kısa bir süre önce geldi ve belki de en çok beklenen bir diğer 'Bitti' haberi.

İşin İstanbul ayağı için ne yazsam bilemedim.Hala devam eden bir okul aynı anda hayatın farklı bir tarafına devam eden hayat.Bu Haziran'da olmadı zaten beklenmiyordu da.Umutlar gelecek yıllara kaldı.Son 'Bitti'yi duyabilmek için.

Bitti,bitiyor,bitecek derken geriye dönüp baktığımızda yılları yemişiz bu Haziran'da da bunu anladım.Hayatımızda sürekli bir şeyler bitiyor.İsteyerek bitirmek istediklerimiz dışında,bir de bittiğinde acı verenler var ki onlar için bir şey yazasım gelmiyor.Haziran bizim sadece mutlu bitimlerimize dair olsun.Yaşasın mutlu Haziran'lar!