31 Mart 2008 Pazartesi

Çalgılı'dan Sesler..



Sezon başından beri özlemle anılan 'çalgılı' için artık zaman dolmuştu.Bir cumartesi gecesi,bu sefer sessizce değil haykırarak alkole boğuldu bedenler.Ali Abi'nin bitmek tükenmek bilmeyen meze ve buz takviyeleri,rakının bardakta bıraktığı renk,keman,klarnet,darbukanın inanılmaz eşliği ve cânım Trakya'nın kafası güzel insanlarıyla tavan yapan gece.Herşeyiyle çok güzeldi çok..
Ne kadar teşekkür etsem ne söylesem hiç biri yetmeyecek olan Voda'ma ;
Evinde misafir eden Trakya UNI'nın güzel başkanına sonsuz teşekkürler..

'Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde'

29 Mart 2008 Cumartesi

senden başka


Bütün sevgiler aynı kapıya çıkıyormuş meğer
Bu yaşıma geldim bunu yeni fark ediyorum bu her şeye değer
Hangi yoldan gidersen git varılacak yer aynı
O’na dilbeste olmaktan başka elden ne gelir gayrı
Bütün bulutlar 'O'nun sevgisinden ağlarmış
Yere dökülen tanelerin adı bile başkaymış
Meğer onlar sevgiliye dökülen gözyaşlarıymış

senden başka 'O' yok bizde GALATASARAY...

28 Mart 2008 Cuma

GALATASARAY

yanımda uzağımda
yarınımda bilmediğim
yaşanmış sayfalarda
sen varsın

yükselen alkışlarda
yumruklar tekmelerde
acılar hasretlerde
sen varsın

bütün şarkılarımız senin için
bütün kavgalarımız senin için

açlıkta sefalette
bollukta sefahatta
el üstünde ayak altında
sen varsın

yenmede yenilgide
ölmede öldürmede
sevgide nefretlerde
sen varsın

bütün şarkılarımız senin için
bütün kavgalarımız senin için

27 Mart 2008 Perşembe

Ispanya'dan Mektup Var

anadolu ajansi berselona muhabiri'nden edindigimiz bilgiye gore juan laporta tarafindan pasifize edilmis olan boixos nois sadece deplasman maclarina organize gidiyormus. kendi stadlarinda mutevazi bir pankart haricinde nerdeyse hicbirseyi olmayan adamlarin yaptigi zannedilen bir stencil cogu camp nou etrafinda olmak uzere barselona duvarlarini susluyor: italyan polisi tarafindan oldurulen gabriele sandri resminin altinda 'libertad para los ultras' ibaresinden olusan stencil sehir sakinlerinden cok turistlerin ilgisini cekiyor. bak boixos nois n'apmis diye birbirini durtukleyen cogunlugu britanya menseyli turistler fotograf cekmeyi de ihmal etmiyor. ismini aciklamak istemeyen 'sokak sanatcisi' (ne sandin!) "hastasiyim stencilin. turkiye'de sadece pankartlar icin hazirlardik; burda biraz daha ozune yakin bir amacla, aramizda daglar bulunan hemsehrilerimle kontaga gecmek icin kullaniyorum simdi." seklinde beyanat veriyor. sagi solu boyamaya devam ederken, "pesindeyiz" diye eklemeyi de ihmal etmiyor.

britanyali turistlerden bahsetmisken gecen rangers istilasindan ve laporta rezaletinden de bahsetmemek olmaz. adina yakisir bir tribunu olmayan, politik oyuncak ve turizm objesi olarak kullanilan, super takimlara sahip bir klup fcbarcelona. saglam taraftari olan bir takimla oynarlarken de tribun aciginin uzerini kapatmak zorunda hissediyor kendini haliyle baskan. ispanya icinde cok bir dert degil: espanyol ve real madrid maclari sadece problem sayilabilir. deplasman seyircisine 500 bilet cikilarak ustesinden geliniyor bunun da. bi de mozaik koreografi patlattin mi -sport gazetesi reklam yapmak icin can atiyor zaten- degme keyfine. ancak ipini koparip barselonaya akan 30 bin iskocla nasil bas edersin? catalunya is not spain diye sadece ucl maclarinda haykiriyor yonetim. bu macta da onu oynayacak haliyle. ama gorunen o ki stadda iskoclardan baska hicbisey gorulmeyecek/duyulmayacak. bilet satislari duruyor! sadece ispanyol vatandaslarina bilet satilacak bundan boyle. buraya gelen iskoclarin 10'da birine bilet verilmis olacak bu durumda. ama adamlarda para bok. yoldan adam cevirip, eline 50 kaat sikistirip bilet aldirmaya devam ediyorlar. 2 saat sonra giseler kapaniyor. bilet kalmadi diye! turkiye'de ve arjantin'de yonetimlerin ne kadar serefsizce topuk calimi deneyebilecegini gormus zavalli bir kul olarak biletin bitmedigini, macin 100 bin kisilik stadda 50 bin kisiye oynanacagini biliyorum. inanan cikiyor bu numaraya burda. (sivilize insanin hali de baska oluyo mirim.) iskoclar da kendini alkole veriyor... onumuzde shalke04 maci var. boixos nois'a calismaya devam ederim o vakte kadar.

bitmez bu isyan



Sokak lambalarını patlatarak,başıboş kedileri kovalayarak,ana cadde ortasında avazın çıktıgı kadar bağırıp,bütün dünyaya küfrederek...Bunların hiçbirini yaparak bitirilemedi bu geceki isyan..Hepsi yapıldı ama daha yapılması gereken yada gerekmeyen ama bi şekilde içerideki acıyı,içerideki mikrobu kusmayı sağlayacak birşeyler yapılmalıydı bu gece.Belki birşeyler yazılmalıydı..
Heyecanlı tribüncü edasıyla başlanıldı tespit edilmiş evin önündeki sprey operasyonuna.. Sonra liseli aşık modunda heyecanlı ve bi o kadarda arabesk şekilde devam edildi o isyan dolu yazıları yazma işine.. En sonunda sireni öten ekip arası görülünce, 80li yılların siyasi gençleri gibi surat saklanarak olay yerinden kaçarak geri vites modunda bitirildi..
7 dakikaya sığdırılan 3 ayrı kişilik..3üde olduk kimi zaman.. Ama bir "biz" olamadık hiçbir zaman.. ki zaten hep "ben" olarak kalmanın verdiği acıyla yaptık bütün bu eylemleri. Yazılacaklar bitmemişti elbet, belkide bu öfkeden bu isyandan nasibini alacak son parça değildi şu anda kullanılan pc klavyesi. Bitmezdi, bitemezdi bu isyan. Artık yeter'di.. Biri bu gidişata dur demeliydi.. Ama kim?
Çok defa üzüntülü oturduğu olmuştur insanın pc başına. Ama isyan için pc başına oturanına az rastlanır. Gerci isyanı başlatanda yine bu kahrolası teknolojidir kimi zaman.
Mutlu ifade koymayalı uzun zaman gecmiş olan kişisel iletinde yine birşeylere isyan varken, olmadık birini çevrimiçi görürsün lanet olası bi programda.. Ve sana yıllar önce yutkunarak, belki de agzından kerpetenle çıkartılarak söylenen o iki kelimeyi yine görürsün onun kişisel iletisinde.. Ama bi fark vardır. O iki kelimenin yanındaki 3. kelime bir şahıs isimdir ve ne yazıkki senden başka bir şahıs ismidir. Bütün bu serzeniş, bütün bu isyan o isime de değildir aslında. yine dönüp dolaşıp patladığın kişi kendin olursun..Bazen hayatın bundan sonra karşına hep bu tür şerefsizliklerle çıkacagını düşününce aklına çok acayip şeyler gelir.. "yok artık ben o kadarını da yapmam" diyeceğin şeyler..
Ama inan ki o kadarını sen de yapabilirsin.. yapmamalısın ama yapmaya zorlanırsın..

Biz sevmekten mahkumuz, müebbet ölüm bize;
Ölmek kurtuluş ama intihar haram bize!

23 Mart 2008 Pazar

umut nerdesin..

bitmeyen gidişlere bir yenisi daha eklenir. zaten bunalmışsındır, kaçacak delik arıyorsundur. al işte sana 2 haftalık bir fırsat. kafayı toparlarım dersin ama hiç boşuna heveslenme. nasıl olsa geri döndüğünde değişen birşey olmayacak. yine biz koştukça dünya dönmeye devam edecek. en iyi bildiğin yol bu senin. gitmeden önce yapman gereken şeyler vardı, yapamadın. kalbin kırılmış, hiç önemli değil çünkü unutuluyormuş. oysa her birliktelik kalbin emzireceği bir yeni bebektir. önce emeklemeyi sonra yürümeyi öğretmen gerekir. bazen hiç başlamaması, birgün bitmesinden daha iyidir. çünkü beraberlik yaşlanırken bir terkediş gençleşir. yalnız kalmak bir ilaç mıdır, yoksa hastalığın ta kendisi midir? işte insanlardan uzak, yalnız başınasın. belki gidiş şeklin ve amacın farklı ama olsun. gittiğin yerde neye nasıl baktığın önemli olan. bir şeye çok uzun süre bakarsan onu görmeye başlarsın. hadi biz düşelim yine yollara. yollar olsun bize memleket. hiç mola vermeyelim. gittiğimiz her yerde umudu arayalım, terketmeyelim.

Gitmeden önce..

Galatasaray - Burhaniye
Pazar 15.30 Maslak

Galatasaray - Denizlispor
Pazar 19.00 ASY

19 Mart 2008 Çarşamba

böyle bir yol için değer inan mutsuz olmak..

hayat ne kadar zor. upuzun bi yol gibi. ama benim yolum hep yokuş yukarı. bu gece yine yokuş yukarı çıkarken hayatımda, tam nefes nefese kalmışken yol ikiye ayrıldı önümde. sağa mı yoksa sola mı girmeliyim diye düşünürken, onu aradım. gelmemi istemediği için, değmez dediği için cevap vermedi, sustu. iki yola da baktım uzunca. sağdaki daha da dik bi yokuştu. daha zor olduğu için çıkmak istedim, sağdaki dedim.. çıktıkça çıktım yukarıya.. ilk defa girdigim yol, hiçbir anlam ifade etmeyen binalar üstüme geliyor sanki ve karanlıkta kaybettiği birşeyini telaşla arayan biriymiş gibi, nereye gittiğimi, nerede bulacağımı bilmeden, doğru yoldamıyım bilmeden, elimde bir sokak ismi bile olmadan yürüdüm o yolda. zaten sokak tabelası da yoktu ayrıca.

yoruldum yürümekten. bir park buldum yolun kenarında. en yakın banklardan birine iliştim, üzeri ıslaktı sabahtan beri yağan yağmur yüzünden.. rüzgar da deli gibi esmeye devam ediyordu. bir kez daha aramalıyım dedim. aradım. olduğum yeri tarif ettim. yanlış yoldan girmişsin dedi. güldü. ömre bedel o gülüşü. sonra bişey söyledi. kendince haklıydı. şimdi mi aklıma geldi bunu yapmak? korkmadığından emin olabilseyedim eğer, daha önce de yürürdüm o yolları ama bilmiyordu.. hep zaman vermiştik, beklemiştik birlikte yola başlamak için.. şimdi kalp öyle bir yaralı ki.. ne haykıracak gücü kaldı artık, ne de umudu.. ama yine de diyorduki yokuştan aşağı yorgun, gözleri ağlamaklı inerken, savursada bizi rüzgar, uğrunda yürümeye değer..

Seni gördüğüm zaman,
hayat sanki son bulur..

17 Mart 2008 Pazartesi

Deplase raporu..


Bunyelerde deplase ıstegının tavan yaptığı anda kurtarıcı oldu bu ankara yolu.Her zamankinden daha sessiz,daha yanlızdı bu sefer.Ne azalan alkol için yükselen feryatlar,ne tuvalet molaları,nede besteler vardı ardı ardına patlayan.Elindeki bahis gazetesiyle zengin olma hayalleri kuran bir muavinin bu maç ne olur abi söylemleri ile sona erdi yolculuk.Bekleyen bir iki peşinde vardı bu sefer bi şehirde.Kızılay'a ındıkten sonra bulusup ınceden yol aldık acık hava meyhanelerinden birine.Daha öğlen saatleriydi maça saatler vardı ama 'stad uzak,çölün ortasında oğlum,çok yolumuz var' soylemlerinden dolayı hızla içtik biralarımızı.Stadın uzak oluşundan çok yakınlarda alkol takviyesi yapabileceğimiz yer varmı sorusu daha çok kafaları kurcalıyordu. Sonunda çıktık uzun süre bitmeyecek yola.Sözde Ankara'da olan stadı arıyordu gözler.Şehirden 50 km uzakta çölün ortasında olan stadı görünce olimpiyat eziyetlerini çokca yasayanlar olarak ' ulan olimpico sanki iyiydi be ' der duruma geldik.Maç saatini beklemeye başladık.Jandarmanın hakim olduğu bölge ilginçti.Turnike başında rütbeli askerler,savaş kıyafetlerini giymiş erler flen her zamanki durumdan farklıydı.Maça kısa bi süre kala aldık yerimizi.Dışardan berbat ötesi görünen stad içeri girince şaşırtıyor insanı.'Fena değilmiş be,yok yok güzel burası,ne koreografi yapılır ulan burda' söylemleri ile maç başladı.Çok istekli bi taraftar topluluğu vardı.Aynı isteği sahadada görmek istedik hep ama zor bi dönem çok fazla konuşmanın anlamı yok.Alınan 3 puan,dostlarla geçirilen güzel bi deplase günü ne ister ki insan daha fazla.Ayrılık vakti yine gelmişti hiç istenmesede.Bu yolda beraber peşindeyiz dediğin güzel insanları arkada bırakarak yol alma vaktiydi.Sessizliğe gömülüp hayata tekrar dönmenin,kısa bir süreliğine terk edilen dertleri tekrar kucaklanmanın,doğacak günün umuduna inanmanın sardığı ruh haliyle sona erdi bi deplasman daha..
Bizler katettiğimiz her kilometrede seni düşünüyor,seni haykırıyor,seninle birlikte umuda inanıyoruz..
Saldır ulan GALATASARAY bizim için!

14 Mart 2008 Cuma

Yollarda bulurum seni..


Mart 15 @ Ankara Yenikent ASAŞ Stadı / 19:00

13 Mart 2008 Perşembe

Teşekkürler..


Söylenecek,yazılacak bi dünya şeyi koyalım bi kenara..Kısıtlı imkanlarla mücadele eden,tribünde terk etmeyen 10 kişinin desteğiyle ayakta duran,her defasında yetkililer! tarafından üvey evlat muamelesi görüp başarı gelince kucaklanan,Bayan Basketbol Takımımıza bu heyecanı yaşattıkları için teşekkür ederiz..Sonuç ne olursa olsun bizim için değişmeyecek gerçek..
'2008 FIBA Eurocup şampiyonu GALATASARAY'

4 Mart 2008 Salı

Galatasaray için..


" Sıkça sorulur. Yanıtı çoğu zaman sorulduğu yerdir. Zaten -siniz gibi bir ikinci cogul şahıs durumu yoktur. Sıkça görülebiliriz: Antep, Konya, Bursa, Ankara, Sivas, Manisa, vb. Sıkça da spor salonlarında elleri göğe yumrularız. Haftanın geri kalan akşamları bazen münferit , çoğu zaman toplu alkol ikindilerindeyiz. Bir fıçıyı kendine toprak edinmiş tuborg ile selamlaşır bazen rakı oluruz, çokça da binboğa. Okulda hocaya, işte patrona, siyasette hem iktidara hem muhalefete, özünü kaybeden herkese ve herşeye küfrederiz. 14 senelik çileyi çekmeyenlerdeniz. Ama o yılları hep özleyenleriz. Bestede kaderci, pankartta tembeliz. Tek tip giyinmeyi pek sevmez, atkıyı namus belleyeniz. SamiYen'de evcil, salonda - deplasede çok terliyiz. Tribüne ömrünü vermiş herkesi sever, şekilcilerden nefret ederiz. Sabahlamadan deplasmana gitmez, İstanbul'un her haltına boyun eğip onu delice severiz. Giden her sevgilinin ardından selam eder haykırdıkça sessizleşiriz. Hiçbir sevdadan galip gelebilmiş değiliz. İstiklal'i çokça inletip, sessiz ve kederli yürüyenlerdeniz. Hiçbir çileyi boşuna çekmez , haykırmaktan yaka silkmeyiz. Bir biz var ki bizden içeri, biz kendimizi bile bilmemekteyiz. "
Umut Koyup Adını Düştük Peşine , Saldır Ulan Galatasaray !