30 Nisan 2009 Perşembe

Sessizliğin ertesi..


hiç düşünmedik hiç hatırlamadık hiçmi istemedik sandınız siz zaten bunlardan yanıldınız.
amaç küçük oyunlar olsaydı keşke; zaten son dakikayı düşünmekten neyin tadına varıldıki..
ben sen biz siz onlar demeyi ne çok sevmişsiz bütün iyilik ve kötülükleri etrafta arar durmuşuz
oysaki okadar yakın okadar içimizdeymişki bi anlık gaflet dediğimiz o duygu bizi canımızı sıkan
gerçeklerle yüzyüze bırakmış ama şimdilerde herşeyin ertesindeyiz belkide istediğimiz yerdeyiz
basit cümleler yerine lafların altına kafamızı sokup kıssadan hisse yapma hevesindeyiz..
düşünmenin kaçmak mantıklı cevaplar vermenin saçma gerçeklerle yüzleşmenin bencillik olduğu
küçük bi dünyayı yaşıyoruz.bu küçük dünya bize belkide kendini salmamayı inceldiği yerden
kopsun dememeyi her dakika her saniye kulağımıza bi şekilde fısıldıyor ama genede hayat bize
bi şekilde o klişe tadı yaşamaktan vazgeçirmiyor.


alışmış bünyeler vazgeçemiyor ertesileri yaşamaktan..

güle güle ALTIN KAFA


1997 yılında yakalandığı,milyonda bir insanda görülen ve tedavisi mümkün olmayan ALS hastalığıyla 12 yıldır sürdürdüğü mücadeleyi kaybeden eski futbolcumuz Sedat BALKANLI maalesef yaşamını yitirdi.
Allah ailesine sabır versin.Başımız sağolsun.

NUR İÇİNDE YAT ALTIN KAFA...

29 Nisan 2009 Çarşamba

farketmez...

gidenlerin arkasından el sallamak haricinde yapılabilecek en güzel iş,bu şekilde bir beste söylemektir heralde...
beste sahiplerini bilmemekle beraber kendilerini alınlarından öpüyorum.

Kardeşlerim Asla Beni Terketmez !

28 Nisan 2009 Salı

Yıldız Teknik Delileri

bugün seer ve ultrAs! 'la mecidiyeköyde buluşunca "e hadi stada gidelim" dedik. tv den izlerken görür görmez "helal olsun" demiştim, stada girip hala asılı duran pankartı canlı canlı görünce bir kez daha dedim. sonuna imza koymalarına bile gerek yok artık, bu fontu adeta tescil ettirdiler. Galatasaray tribünlerinde böylesine süreklilik arz edecek şekilde pankart boyamaya devam edebilen kaç kişi kaldı diye soruyor ve yıldız teknik delilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz.

durmak yok, tinere devam..

26 Nisan 2009 Pazar

GSM Değil GS!

Resmi site kafayı sevdiceği GSM faaliyetlerine taktığından, Ordu'dan haberi akşam saatlerinde ancak 2 satır getiredursun, kimselere ihtiyacı olmayan birkaç iyi adam uzaklardan bir galibiyet daha getirdi.

Ordu Engelliler 68-82 Galatasaray!

#100 metrelik GSM pankartını tribünler doluyken de açın bok ettiğiniz kapalıda, seneye çevresini seyrantepe figürleriyle süsleyerek bir koreografi bile yapabilirsiniz.

24 Nisan 2009 Cuma

neyin pesinde?


İkinci senemizi devirmeye yaklaştığımız şu günlerde fark ediyoruz ki belirli olaylarda yazılmıış belirli postlarda coştuğumuz günler dışında kemik bir okuyucu kitlesi var. Kuzey Amerika'dan İrlanda'ya, İsveçten yer yer karakıtaya kadar girenler ve takip edenler oluyor. Madem öyle hep biz anlatıyoruz biraz da siz anlatsanız? Bu yazının yorum kısmına siteyi nerden duyduğunuz(yazarlardan birinden,bir siteden,google dan, gerilla marketing tekniklerimizden vs.) ne düşündüğünüz gibi şeyleri nerede yaşadığınızla beraber yazarsanız bizlerde sizi biraz tanımış bilmiş oluruz. Yorum kısmı ananonymous yorumlara da açık olduğundan hepiniz kolayca bir kaç saniye ayırarak katılabilirsiniz. Yüzümüzü kara çıkartmayacağınızı umuyor şimdiden teşekkür ediyoruz.

Pesindeyiz ekibi

Sessiz Düşler


Bir sessizlik büyüttük içimizde baştan sonra. Düşlerimiz yüksek sesle söylenemeyecek cinste oldu belki de. Suskunluklarımız neler anlatır kestirilmez, dar koridorlarında nabzımız yankılanır yine..

23 Nisan 2009 Perşembe

iyi ki doğdun r@mço

"yaş oldu yirmibeş, hep laylay hep laylay.."
#
- o şimdi mezun -

22 Nisan 2009 Çarşamba

en iç, en içten, en içteki sesine bile aykiri düsebilir mi kisi?

Düşer...

Şimdilerde bütün ''hani'' lerimin yerini ''peki'' ler aldı. Hayata katılıpta büyük bellediğim adamların beni uyarmamış olmsına kızgınım.. Ben 18imde hayatı bambaşka 1şey sanarken 1gün birisini, ona söyleyecek bir şey bulamadığın için arayacağımı... birisini, onu artık görmeyeceğimi söylemek için bekleyeceğimi ve aynı birisini, onu artık görmemeye dayanamadığın için terkedeceğimi öngöremeyen, görmek istemeyen ve göz yuman tüm arkadaş, abi ve ablalara bozuğum... Oruç Aruoba hariç..

21 Nisan 2009 Salı

Yüreğim Mahkum

Pazar sabahları göreceli olarak erken uyanmak için fazla sebep yoktur. Sebebin adresi değişir, adı Ataköy olur sıkça, bazen de Bağcılar. Sürgün hali de tanıdık, bizden bir parça. Uzunca gelen bir vakit sonra yine onlardan biri, tribünde takribi 10 kişi. Galibiyeti alıyoruz.

Cadbury Engelli Yıldızlar 58-82 Galatasaray

Ancak gün bitmiş değil. İkitelli yolcuları ayrılıyor ama elbette salonun önünde araba, cepte bilet yok. Sedat hoca duruma müdahil olunca, Scott ile birlikte yollarda buluyoruz kendimizi. İngilizce eksikliği göze çarpıyor tabi, arka koltuk öndeki gülüşmelere bir türlü katılamıyor, Türkçe tümcelere ağırlık verip Scott'ı devre bırakma çabalarımız sonuçsuz.

Dağa tırmanıştan sonrası karmaşık. Ortada dolaşan birtakım yırtık biletler, cafe crown biletleri pek iç açıcı değil. Sonradan öğreneceğiz ki bu stadda kağıt üstü deplasman tarafına kombine de geçiyor. Eh, öyle stada böyle turnike. Kapalı üstte yaklaşık 200 kişi, daha fazlası değil belki. Pazar günü bu havada teşrif edenler çoklukla çevre semtlerin dış dünyadan soyutlanmış bireyleri. Şampiyonluk ümidi kaçınca bazıları niteliksiz buldu herhalde maçı, ne de olsa çok değil bir hafta evvel yarım milyon kişi bilet peşindeydi. Aldırmıyoruz, nihayet herkesin puan kaybettiği haftada 3 puanı tek golle çekip alıyoruz vasat tribünümüzle.

İbb 0-1 Galatasaray

umudun adı hep sarı kırmızı,
peşindeyiz galatasaray,
yüreğim mahkum ben sana hala vurgun,
dolmadı daha gönül borcum..

18 Nisan 2009 Cumartesi

Engellere Çengel


Mayıs başı Şampiyonlar Ligi öncesi uğurlama seansı. Bağcılar Belediyesi afişinin arkası, saat 11.00 civarı.

17 Nisan 2009 Cuma

Gözlerim Kapalı Ölmem İmkansız

Çoğumuzun hikayesi birbirine benzerdir. Yeni Açık baca tarafında anlamsız çığlıklarımız süregelir ta ki sesimiz kısılıncaya dek. Çoğu zaman da henüz maç başlamadan kısılır. Zaten eve kısık sesle gitmenin gurur okşayan bir tarafı vardır, kendini adadığı görevini tamamlamış insan gibi. Ufak boyun stadı net olarak gözlemeye yetmese de umursamazsın zaten, tam karşındaki kapalıyı takip edersin. Onu izlersin, iyi dönemlerini yakalamışsındır, şimdiki gençlerden şanslısındır. Bir gün orada olacağım dememek olmaz, düşlerle donatırsın bünyeni.
-
Bugünün sinyalini Hamburg maçından evvel aldıydık zaten. Aylar önce tayfanın önde gelen isimlerinin de katılımlarıyla yapılan toplantıda "en birinci ağızdan"; önümüzdeki sezon yine mecidiyeköyde olacağımızı ve tüm tayfa dahil bütün alt grupların hep birlikte eski açıkta bulunacağını öğrenmiştik.
-
Son günlerine giderken tümör büyüyüp tüm vücudu sarsa da, kombine sıralarında kapalıda en iyi nerede otururum diye soranlara rastlansa da ölüyü diriltme çabaları bazı bazı suni teneffüsle, re re re patlamalarıyla, çatıdaki Galatasaray yazısının hemen altında yine onu işaret eden bir tutam yumrukla sonuç arar. Kim bilir, Avrupa kupaları gibi bir etmen olmayınca belki kapalıya 2 dakika kala girip koltuğunu arayan ibnelere pek çekici gelmez o kombine, yine belki maç başı bilet çıkar da oraya girmek için sabahlayanların hak bulacağı bir kapalı olur. Ancak ve ancak o bilet için saatlerce beklemeyi göze alanlardadır bağırma hevesi, saatler önce koştura koştura gelmeler. Kederli bileklerle yazıyoruz kahrolsun kombine diye, seneye başka diyarlarda boy göstermek üzere..

15 Nisan 2009 Çarşamba

Ötelerde

Orada bir yerlerde işte, tam da baktığımız yerde. Yandan bakmaya paramız çıkışmadı demiştik, o yüzden biraz ötelerde kalıyor hep. Evimiz dediğimiz yerde benliğimize yakın yerlerden ötelerde kalmanın sıkıntısı bir kenara, geçen hafta verdiğimiz aragazı dürtüklemesinde Ankara'dan benzer şartlarda bir şampiyonluk söküp alan hemen hemen aynı takım da kendi özüne pek uzaklardan bakıyor gibi gözükmekte. Sevenlerine kendi duygularını sorgulatacak futbol dakikaları bir bir eritip umut kuyusunun suyunu tüketti sanırız. Mevcut durum da fikstür hesaplamalarından uzak, haftalık maç programına dayalı hal ve hareketlerle Stadio Olimpico'ya götürüyor bizi. Kimsenin sevmediği yerde illa özel bir bağ kuracağız ya, şampiyonluk gitti diye boş kalacak aslen beyaz tozlu gri koltuklarına geliyoruz, bekle bizi pankartın en güzel dalgalandığı yer..

13 Nisan 2009 Pazartesi

Sen De Başını Alıp Gitme Ne Olur


Biz sürekli bir ruh çağırma haline girmiş seni bekliyoruz.. O eski günleri yad edip, o günleri arıyoruz ve sen tam da bize inat o günlerin aksine bir gidişattasın.. Hani sevgiliye kızıp sana yükleniyoruz ya Cim Bom'um nedendir bu senin de el kızına özenmelerin bilemedik... Ne bir umut, ne bir sevgi... Hani sende biliyorsun ya onun gibi biz vazgeçemeyiz bir kere sevdiğim dediğimizden..sanki suistimaldesin kırık kalplerimizi... Hani nasıl anlatsam ki ikinize de bilemiyorum.. Biz kulenin altında heyecan içinde kıvranırken Rapunzel'in kemoterapiye gittiğini haber almış gibiyiz...

Biz en azından eski Galatasaray'ı istiyoruz, eski sevgiliden çoktan caydık!

12 Nisan 2009 Pazar

HEPİNİZ,


OROSPU ÇOCUĞUSUNUZ..

11 Nisan 2009 Cumartesi

Bekliyoruz..

12.04.09
.
ALİ SAMİ YEN
.
GALATASARAY:0
-
fenerbahçe:0
.

10 Nisan 2009 Cuma

Her Dalda Nice Kupalar..


Galatasaray Bayan Basketbol Takımı
.
'FIBA Eurocup Şampiyonu'
.
Bir rüyayı gerçekleştirdiniz,teşekkürler kızlar..
-
* cep telefonuna kaydettiğim formüller yardımıyla kopya çektiğim matematik sınavından çıkıp soluğu edirne otogarı'nda aldık trakyalı aslan akınla. aksam 7'de çantayı bırakmak için eve vardıgımda salondan gelen telefonla öğrendik mevzuları. lokman hekim büyük operasyon yapmış salon önünde. bir diğer trakyalı aslan özgür ve ekibiyle o lanet trafiği atlatıp salona giriş yaptığımız esnada maçın başlamasına sadece 15 dk kalmıştı. fatih'ten maslak 2 saat! salonda herşey süperdi. özellikle son periyotta tribünlerin muhteşem desteği unutulmaz. kupayı kaldırırken ultrAs! la canlı bağlantı yaptık. sınav haftasında şampiyon cimbom seslerini canlı canlı duymak biraz daha moral verir düşüncesiyle :)
-
teşekkürler Galatasaray..

8 Nisan 2009 Çarşamba

Revirdeyiz Galatasaray..

Peşindeyiz'in Katalunyalısı biyıklı insan aliyavuz, geçtiğimiz cuma akşamı peşindeyizdeki diğer sporcu (!) arkadaşlara özenip 'sağlıklı yaşam' parolasıyla çıktığı halı saha maçında ayağı dönmüş ve alçıya alınmıştır.

Kendisine peşindeyiz ailesi olarak geçmiş olsun diler, ait olduğu tribünlere en yakın zamanda dönmesini temenni ederiz...


"bende elimi kırdım seer =)


bende üç maçta beş gol attım sol bileği ayak bileğimi fena burktum (voda) "


yazı taslakta dururken üstteki iki arkadaşın araya girmesiyle halimizin takımdan beter olduğunu anlamış bulunmaktayız..

Seer girmiş olduğu atraksiyonlar sonucu elini kırmış ve eli alçıya alınmış.. fakat pazar günü aramızda olabileceği için çok dert etmiyoruz.. ;)

Diğer üç maçta beş gol atabilen arkadaşa ise diyecek sözüm yok kendisi için ayrı bir yazı gerekmekte... yeşil sahalardaki kıvraklığını pazar günü kırmızı tribün koltuklarında bekliyoruz kendisinden..

Son olarak, kardeşlerimize geçmiş olsun derken, Selçuk Universitesinin rektörüne kafam girsin demek istiyorum..

Ankaraya selam olsun, Kardeşlerin hep yanında başkan..

7 Nisan 2009 Salı

Foto Murat..

Yer: Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum ve Sergi Salonu
Tarih : 8 Nisan Çarşamba Saat : 19.30

6 Nisan 2009 Pazartesi

Dejavu


İki ayrı fotoğraf. İlki geçen sezona ait Gençlerbirliği deplasmanından. Abuk puan kayıpları yine süregelirken, şampiyonluk şansı dakika dakika erirken gelen tek farklı bir deplasman galibiyeti sonrasından. Kadraja giren mutlu ve umutlu yüzler gelecek haftalarda Nonda'yı el'aleme koca belleyecek, allahsızlara deplasmanda 5 atacak ve şampiyon olacaktı..

Bazı anlar vardır. Dara düştüğünde geçmişe dönüp, nereye nasıl vardığını tekrar sorgularsın. Gereksiz puan kayıplarının can sıktığı, medyanın boş durmadığı, umudunu korumak için elindeki gerekçeler pek az kaldığında keskin bir dönüş lazım gelir. İkinci fotoğraf bu geceden arta kalan bir kare. Başı öne eğik soyunma odasına gidişlere alıştığımız 25 haftalık süreci belki noktalayan gün. Volkan Yaman topu kaptırdıktan sonra Baros'un 80 metre koşup onun yerini kapatmaya çalıştığının unutulmayacağı gün. 06 Nisan, verilecek bir tatlı ayara 6 gün kala..

Gel Gidelim Hamama Otur Barrack Obama


Mecburmuyum beyefendi şehre geliyor diye bu trafik ve polis zulmünü çekmeye?
O mu veriyor vergileri yoksa biz mi? Kemal Sunal'ın ruhu şad olsun, nitekim bugünlerde aklıma Amerikan eşşeği mister geliyor sebepsiz..

4 Nisan 2009 Cumartesi

Saldırın Durmadan Celalettin Arkanızda Her Zaman..


Görüntüye sebebiyet veren hadise ne olursa olsun toplumsal olaylarda,sportif alanlarda ve bilumum her mecrada orantılı! gücü en ince ayrıntılarıyla gösteren emniyet mensubları faaliyetlerine devam ediyor.Görüntüden yola çıkacak olursak memleketin her yerindeki statlarda,salonlarda bu ve bu tip muamelelerin kat ve kat fazlasıyla karşılaşılıyor,karşılaşıyoruz..

En kutsal kurum olarak saydığımız annelerimize,ailelerimize edilen küfürler,üzerimize doğru her adım gelinişinde darbe kuvveti bir kat daha artsın diye havaya kaldırılan joplar,Mayıs'ın 1'inde sokakta nefes alan her canlıya yapılan fiili saldırılar,sokakta yemek yiyen masum insanlara indirilen tokatlar..Neler gördük,neler görüyoruz,kim bilir daha neler göreceğiz..

Komşuda Alexis'e sıkılan kurşunun,yitip giden bir canın ülkeyi ne hale getirdiği,sonuçlarının ne olduğu,kimlerin geri adım arttığı ortada.Orantılı! gücün can alması mı lazım dizginlenmesi için?

Sayın Cerrah herşeyden önce biraz Orantılı düşünce lütfen!

Haftanın Değil, Yılların Şarkısı..

kur masayı madam despina..
kirli beyaz muşamba örtüleri ser..
çek sediri asmanın altına..
yanında bir ince müzeyyen abla..
-
yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun..
taze mi bitti topik?
canın sağolsun..
-
amanın, yine mi güzeliz,
yine mi çiçek?
hamdolsun..
altınbaş kadehe, yağ gibi dolsun..
-
gece çok genç, arzular şelale..
haber etsem o yare,
gelse bakırköy 'den..
şereflendirse beni, olsam teyyare..
-
* çalgılı'dan çiçeğe, sevgilerle..

2 Nisan 2009 Perşembe

Bu Şehir Başka Şehir..

Herhangi bir deplasman söz konusu olmadan bir şehire gitmenin rahatlığını ve güzelliğini yaşadım geçen haftasonu.Baharın ilk kokusunu saldığı,güneşin içleri ısıtmaya başladığı güzel bir cumartesi gününe kafadaki onlarca problemi,kronikleşmiş sorunsalları bir kenara atarak başka bir şehirde uyanmak geçici bir terapi gibi geldi..

Çok sık periyotlarla olmasada dört yıldır gider gelirim Anadolu'nun güzel yüzü Eskişehir'e.Şehrin güzelliğinden öte şu hayattaki en çok sevdiğimiz bıyıklımız aliyavuz,kardeşim reo'nun ev sahipliği söz konusu bir kere..
.
Cumartesi sabah aliyavuz'un gurme kişiliği önderliğinde başlayan gezi şehrin nefis tatlarıyla devam etti,öğlen emremurat'ın porsuğa nazır şahane evinde alkol seansıyla kuş göçleri seyredildi,güneş batırıldı.Akşam saatlerinde şehrin lezzetleriyle tekrar kucaklaşan mideler milli maça eşlik eden alkolle çoşkuya ulaştı..

Bu kadar güzel,keyifli bir haftasonu için evini açan 'reo'ma,şehrin tatlarıyla haftasonu kaçamağını büyük bir lezzet şölenine dönüştüren 'aliyavuz'uma,keyifli sohbeti ve evinde ağırladığı için 'emremurat'a ,bir sürelik diyetin ardından mideye bayram havası yaşatan Kebapçı Hüsmen ve Tatlıdil Köftecisi'ne teşekkürlerimi sunarım.

Peşindeyiz Gezelim-Görelim Şehrin Lezzetlerini Tadalım Ekibi Temsilcisi ; ultrAs!

1 Nisan 2009 Çarşamba

Fuck g20!



PUT PEOPLE FIRST!