29 Nisan 2008 Salı

Sivas'ın yollarına...

az gidilmiş yollara çıkalım, Sivas beklesin bizleri kolları açık... öyle bir ruh hali içindeyiz ki... gitmek düşünce insanın yüreğine hep en uzun yolları seçmeli... gitmenin adı yollara düşmek ise en anlamlı tarafıyla bu ruh yolculuğunda bedeni de arkadaşlık etmesi için yoldaşlığına vurmak iyi bir fikir... beden ruha, ruh bedene arkadaşlık eder, bazen ağlarlar bazen gülerler... gecer gider asfaltın soğuk yüzü...

çocukluğumuzdaki gibi sarmalayalım yolları içimizde... yol boyunca elektrik direklerini sayalım mesela, arada bir yaslayalım başımızı titreyen cama, beynimizi bulandıralım gözleri kapatıp... ağaçlar hep çocukları bekler aslında "anne bak ağaçlar da bizimle geliyor" diye seslenişlerini duymak için... gelmek isteyip de yerinden kıpırdayamayan ağaçların anlık mutlu yanılgılarıdır o sesler... bir anlık bile olsa kandırırlar kendilerini gercekten gidiyorlarmış gibi... ama duran agaçlardır, giden çocuk... ay dede hep bizi izler zannederdik, hatta kızardık bazen "neden takip ediyor" diye... ahhh, yıldızların masallarını anlatacak, göğsüne yaslanıp dinleyeceğim biri olsa yanımda... kendi kendime anlatsam deli derler mi acaba?

(special thanx to CAGS)


hiç tanımadığımız yerlerde molalar vereceğiz... daha önce hiç çekilmemiş yerlerin havası dolacak içimize... önce şöyle bir gireceğim içeri kapıdan, etrafıma bakınacağım, en yakın masaya oruracağım cam kenarındaki...
garson gelip soracak "ne alırdınız?"

"bir sıcak çay" diyeceğim, "açık olsun... içim zaten kararmış demlene demlene..."

bir cigara yakılsın, uzun zamandır hasret kalınan nefes gibi gelecek o ilk çekiş, yavaş yavaş salınsın dışarı, serbes bırakılsın yavaş yavaş... elimiz çenemizde takılı kalacak belki tanıştığım ız yeni görüntülere bakakalırken... ve biliyorum bir köpecik de olacak oralarda biryerlerde uzanmış miskin miskin yatan... her yol hikayesinde olmazsa olmazdır ya.(bkz.doberman)

sonrasında yine yollar, gözün alabildiğince uzanan topraklar... gun doğumunu Starex'te karşılamanın keyfi ayrıdır herzaman. cama yaslanır ve yavaş yavaş yükselişini seyredersiniz günün... yollar gecip, ağaçlar sürratle birleşirken birbirine, usulca ağarışını izlersiniz yeni günün...

evet iyi gelir böyle yollara düşmek arasıra... hele ki yürek çoktan düşmüşse, ardınsıra gitmek, destek olmak gibidir. o sözler takılacak dilime, biliyorum...

Sen varsın ya,her şey senden önce ve senden sonra!

Khalekedon çocuklarıyla oynayacağımız maçın sonucundan bağımsız yazmak istedim,Sivas yolu gene en gidilmeyecek olsa bile gitme fikrimizin daimi olduğunu hatırlatmak için...aklımız takılı kalmış bozuk satıhlarda....




ayağım gaz pedalında,
ardımda fırtına.
bilinmez ufuklarda,
yollardayım.
bu bir belirsiz gidiş,
hem çıkış var hem iniş,
işte şimdi burdayım,
yanındayım.

sen varsın ya,
herşey senden önce
ve senden sonra.

yine düştük yollara, yollara, yollara,
yine aştık dağları, dağları, dağları.

bu gönül güzel sevdi,
eridim sevdalarda,
korkular vız geldi,
tırıs gitti
orada bir yer var ki
o yer bizim yerimizdir,
iz bıraksak geçerken,
bize yeter.

sen varsın ya,
herşey senden önce
ve senden sonra.

Hiç yorum yok: