
Bir acayip sezonun bitişi,yazın bedenlerle kucaklaşması,kısa bir süre dinlenme,Temmuz ortasında bitmeyen kamp dönemi,başlamayan lige isyan,her Ağustos'ta yenilenen umutlar..
Son nefeste Saldır GALATASARAY..
Son nefeste Saldır GALATASARAY..
___________________________________________________
bjk : 2
GALATASARAY:1
Aldırma Cimbom Aldırma..
Bol rakılı, muhabbetli, parçalı, hellli, irlandalı gecenin sabahında alışılmışın aksine yeşilköy havalimanında aldık soluğu tülü ile beraber. Yıllarca çıktığımız yolculuklarda varış süremizi saatlerle ifade ederken, bu sefer İzmir'e varış süresinin 50 dakikayı bulması ilk defa uçağa binen bu şahsı derin düşüncelere sevkediyor ve yıllarca boşa mı çile çekmişiz demekten kendisini alıkoyamıyor.
Kordon turumuz devam ediyor ve karşımıza Justy diye bir mekan çıkıyor. Mekanın ismi, yeri, içeriğinden ziyade sahne alan şarkıcı bizi kendimizden geçiriyor. Gülsek mi ağlasak mı bilemiyoruz. Afişteki telefon numaralarından mekanın hangi kahpelere hizmet ettiğini görünce endişemiz bir kat daha artıyor ve Allah sonumuzu hayır etsin diyerek yolumuza devam ediyoruz.





etmediler. lüleburgaz girişinde trakya ateşi'nden blanka karşıladı ve ekibin acilen alkol alması gerektiği anlaşıldı. lüleburgaz'a yolunuz düşerse eğer, "lokal beer cafe"ye gidin. kaç tane içildi hatırlamıyoruz, yanında çerezi patatesi falanı filanı, gelen hesap 72 tl. patriot patlatıyor bombayı, her akşam buraya gelelim diyor. mekan çok güzel ve ucuz. 8 gollü barcelona - real madrid maçı da hesabın içinde. lüleburgazspor idari menajer yardımcısı ferit ve göztepe Yalı'dan barbaros da katılıyor aramıza. lokalden ayrıldıktan sonra "ayın ürünü" olan alkol alışverişi yapıldı ve meşhur lüleburgaz tepesine geçildi. muhteşem manzarasıyla trakya ayaklarının altında. her zamanki gibi trakyanın yine kafası güzel. lüleburgazda mekanlar kapandıktan sonra sepetini dolduran tepeye çıkıyor. insanın içtikçe içesi gelir böyle şehirde.
alkol bittikten sonra tekrar şehir merkezine inen ekip, soluğu işkembecide alıyordu. çorbanın ardından yeniden alkol tedarik edilince ufaktan eve geçildi. evde de alkol kalmayınca gece herkesin kafası güzel şekilde sona erdi. pazar sabahı muhteşem ev yapımı şarapla karşı karşıyaydık. yanında yine ev yapımı poğaçalar var.
şaraplı kahvaltının ardından lüleburgaz turuna kaldığımız yerden devam etmek için evden ayrıldık. lüleburgaz turu stad etrafında sona erdi. burgazda yaşayan ve bölgeye yakın yerlerden gelen münferit göztepeliler kendilerine ayrılan kısımdaydılar. kapı önünde sanıyoruz ki sara nöbeti geçiren göztepeli bir taraftara acil müdahale edilmesi için ambulans beklenirken, ambulansın gecikmesi ve taraftarın polis aracıyla hastaneye taşınması göztepeli taraftarları çıldırttı. koskoca stadın içinde veya etrafında bir ambulans olmaması zaten ayrı bi mevzuydu. bilet fiyatları açık 10, kapalı 20 olarak açıklanmıştı. lüleburgazspor idari menajer yardımcısı ferit'in ekibimize akreditasyon sağlaması sonucu kapalı tribünde yerlerimizi aldık. maçın başlamasına kısa bi süre kala başlayan şiddetli yağmurdan en çok etkilenen göztepe tribünleri oldu.
göztepe tribününe ayrılan 150 kişilik yerin dolması sebebiyle izmirden gelen göztepe otobüslerinin şehre sokulmadığı haberi geldi. lüleburgaz 8 kasım stadından bahsetmek gerekirse, hani patates tarlası gibi denir ya aynen öyle. orta sahadaki çıkıntılarla duvar pası bile yapılır. lüleburgaz tayfası maç boyunca susmadı. susmadı ama ikinci golden sonra davulcu arkadaş kendinden geçti. düğün havaları çalmaya başlayınca söylenen bestelerle alakası kurulamadı. lüleburgaz play-off şansını sürdürmek, göztepe ise alacağı galibiyetle 2.lige çıkmayı garantilemek istiyordu.
kaptanlığında çorlu'ya dönmek üzere yola koyuldu ekip. efes pilsen fabrikasının tam karşısında durup, yolda aldığımız ekmek, peynir ve zeytinle karnımızı doyurduk. burgazdan çorluya yolunuz düşerse eğer efes pilsen fabrikasının tam karşısındaki ağaçların altı çok güzel. altı adet sandviç ekmeği, iki kutu karper, 100 gram siyah zeytin ve meşrubatla harika bir menü. ne diyorum ben ya. neyse çorluya gelmişiz. çorlu'daki ayrılığın ardından patriot ve voda, gelirken yaptıkları hatayı tekrarlamamak için istanbul seyahate bir çalım atıp, truva turizmle istanbul yolunu tuttular. ultrAs! ise pazartesi kenya yollarına düştü. bir yol hikayesinin daha sonuna gelirken, her adımda daha da derine gidip öleceğimiz bir başka yolculukta tekrar birlikte olmak üzere diyoruz.
ne kadar teşekkür etsek az..
bizi iki gün boyunca en güzel şekilde ağırlayan yediren içiren trakyAteşi'nden blanka'ya, yine bizimle ilgilenen akredite eden lüleburgazspor idari menajer yardımcısı ferit'e, ve cumartesi gecesi evinde misafir eden göztepeli Yalı kardeşimiz barbarosa..
ama gerçek yolcular gitmek için giderler;
yürekleri balonlar gibidir, hafifçecik,
ve niçin olduğunu bilmeden "gitsek" derler
yazgıları önünde boyunları hep eğik
"biz zor günlerin adamıyız, bunu her zaman bir kenara yazın.."
