Budizm M.Ö. 563-M.Ö. 483 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen, bugün Buddha olarak bilinen Siddhartha Gautama tarafından kurulmuştur. Siddhartha Gautama kuzey Hindistan'da bir prens olarak doğduktan sonra, hayattaki acıları sona erdirmek için bir yol bulmak amacıyla kırallığını terk etmiş ve uzun çalışmalar sonucunda aydınlanmaya ulaşmıştır.
Siddhartha Gautama'nın, Nepal'deki Lumbini'de[1] doğduğu düşünülmektedir. Yaygın olmamakla birlikte Hindistan-Nepal sınırındaki Kapilavastu'da doğduğuna dair iddialar da vardır. Geleneksel olarak kabul edilen yaşam hikayesi şöyledir: Siddhartha Gautama klanı ve Sakya kabilesinden bir prens olarak dünyaya gelir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası Kral Suddhodana'yı bilge olduğu varsayılan bir kişi ziyaret eder. Siddhartha hakkında "Bu çocuk ya muhteşem bir kral (chakravartin), veya muhteşem bir kutsal adam (Sadhu) olacak" der. Siddhartha'nın ileride kral olarak yerine geçmesini arzulayan babası ise, onun yaşamı boyunca acı ve ölüm gibi hayatın gerçeklerinden habersiz sarayda yaşamasına çaba gösterir. Bundan dolayı Siddhartha hayatının ilk 29 yılını insan nefsinin arzu edebileceği her tür zenginliğin içinde yaşamıştır. Babasının çabalarına rağmen Prens Siddharta 29 yaşındayken, ilk kez bir yaşlı insanın acı çektiğini görür. Bu olaydan sonra sarayın dışında yaptığı gezintilerde, hasta bir adam, çürümüş bir ceset ve çileci bir derviş[2] görünce hayatın ızdırap içerdigini farkeder ve acıyı altetmek için çileci bir derviş olarak yaşamaya karar verir.
Derviş olmak için görkemli hayatı arkasında bırakarak sarayından ayrılan Siddhartha, başlangıçta çeşitli dervişlere katılarak onların çileci öğretilerini izler. Bu dervişler toplumdan ayrı, yoksun bir hayat sürerek açlık, kendine eziyet gibi çeşitli yöntemlerle nefislerini engellemeye çalışmaktadırlar. Uzun süre bu yoksun hayatı izleyen Siddhartha bu yöntemlerin insana açlığa dayanma, hassas fısıltılar duyma, vücutta ağrı hissetmeme gibi olağanüstü ruhani güçler kazandırdığını farkeder, ancak aynı zamanda vucuduna zarar verdigini de görür.[3]
Siddhartha, bu yöntemlerin aradığı cevaba ulaşmasına katkıda bulunmadığını, prens olarak zenginlikler içindeki hayatında olduğu gibi tatminsizlik ve huzursuzluk yarattığına karar verir. Böylelikle çileci yaşamına son vererek anapanasati[4] denilen nefesi yargısızca dikkatle takip etme meditasyonunu geliştirir. Çileci yaşam yerine, ne nefsin her istediginitatmin etmek, ne de vucudu ihtiyaçlarindan mahrum bırakacak bir orta yol takip etmeye başlar. Söylenceye göre çileci hayatı terk etmesi bir gün köylü bir kızın getirdiği süt ve pirinç muhallebisini kabul etmesiyle olur; ve bir incir ağacının altında nefes meditasyonuna oturur. 49 günlük meditasyondan sonra, 35 yaşındayken ilmini tamamlar ve günümüz Bodh Gaya'sında bulunan bu ağacın altında aydınlanmaya ulaşır.
Aydınlanmasından sonra Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başlar. Hindistan'ın kuzeyini, Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarını yeni felsefesini anlatarak gezen Gautama Buddha, kayıtlara göre 80 yaşında Kuşinigar'da (Hindistan) ölmüştür.
Gautama Buddha'nın ölümünden sonra Budizm Güneydoğu, Doğu ve Kuzey Asya'da yayılmıştır. 20 yüzyıla gelindiğinde Avrupa ve Amerika'da da ilgi görmeye başlayan Budizm, pekçok farklı mezhep ya da okula ayrılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder