8 Haziran 2008 Pazar

pesindeyiz 1 yaşında..


sabah ile akşam; ak ile kara gibi değildi uzun süredir...yine önemsiz ve kişiliksiz zaman dilimlerinden birinde gözlerini açtı, duvar kağıdında bir bölgeyi şişman,güneş gözlüklü birine benzetti; bu benzetiş ise "çocukluktaki buluttan şekil yarat" benzetişine göre çok kaygı doluydu...yatağından kalktı,bir süre terliğini aradı, ters de olsa giydi terlikleri oturma odasına yöneldi her zamanki önceden programlanmış robot edasıyla... oturma odası her zamanki loşluğu ve birşey anlatmak istemezliğiyle karşıladı onu, ne olurdu bir gün de birşey söyleseydi oturma odası?acaba nereye otursam beni daha az mutsuz eder?her zamanki yerine geçti;yani altında atmaya kıyamadığı, güzel poşetlerin olduğu koltuğa... bir süre öylece duvarlara baktı; dünün gazetesinin gözden kaçırdığı yerlerine bakmak için doğruldu ama sonra daha eski gazeteler yerine aceleyle yemek masasına serdiğini hatırladı dünkü gazeteyi...üzerindeki ekmek kırıntılarını silkeledi, salak yarışmalardan birinin yıldız adayının kafasına domates suyu damladığını görmek garip bir şekilde mutlu etti onu...
"deliksiz olmayan uyku göstergesi yıldızlar" her ne kadar gözünün önüne baraj kurmaya kalksa da gazeteyi okumayı tamamlayıp,mutfağa yöneldi...yalnız adam evinin en çok yüklenilen mutfak gereci çaydanlık, her zamanki çilekeşliği ile duruyordu...demliği aldı,çöpe yöneldi...süzülecek suyu kalmayan çay artığını birkaç sert darbeye rağmen demlikten ayıramadı, belli ki demlik artık bir günlük aşk yaşamak istemiyor, bu seferki çay kalıntısından ayrılmaya direniyordu, ama bu direniş uzun sürmedi...çayı koydu;dolaptan zeytini çıkarırken aklından bir zamanlar toplumsal içerikli filmlerin bir numaralı malzemesi olan zama gönderme yapılan bir replik geldi: "vay be zeytin..kim derdi seni bir gün kavanoz müzesine koyup seyredeceğiz..."; hüzünlü komedyenlerden birine aitti bu replik...
bu kez daha eski bir gazete bulup masaya serdi...oldum olası kahvaltının yeri ayrıydı onun için...doymanın önemi olmazdı kahvaltı esnasında...gerçi, çok fazla birlikte vakit geçiren iki sevgili gibi, eski heyecanı bulamıyordu ama,yine de aşkın yerine ilişkiyi besleyebilecek birşeyler koyabilmişti...süzgecin üzerindeki çay taneleri ve zeytin çekirdekleri ,artık kahvaltının sonunun geldiğini hatırlattılar…
giyinmek üzere yatak odasına gittiğinde birden perdeyi aralamak geçti içinden; kalın perdeyi araladı...hüzün loşluğunu dağıtan umut sızdı içeriye...nereden ağzına dolandığını bilmediği bir şarkıyı ıslıklayarak tüp başlıklarını kontrol etti,anahtarını aldığına emin oldu ve kapıyı çekti...

iyi ki doğduk.....

3 Haziran 2008 Salı

Satılık Profesyoneller..


2001 yılının bir mayıs günü ellerimizden kayıp giden şampiyonluğu satan iki adamdan biriydin. Biri döndü dolaştı özür diledi, iki büklüm oldu, yediği onca küfrü sodasız hazmetti kürkçü dükkanına geri döndü utanmadan.Vefalı camiadır ya GALATASARAY onun güveni vardı heralde çıkıp giderken. Bugün satıp gidersin, arkana bakmazsın, televizyonlara çıkıp 'Avrupa da oynamak her zaman hayallerimi süslerdi çok mutluyum' dersin, lig başlar hayallerinin! takımında kadroya giremezsin, devre arası olur floryayla başlarsın tekrar dirsek temasına. Sonra gazetede röportajın patlar. 'Benim içimdeki GALATASARAY sevgisi hiç bitmedi', 'Ne zaman çağırırlarsa göreve hazırım' kıvranmalarına götüyle güler herkes. Dedik ya biri kıvrandı, boş sözleşme dedi, affedin dedi geri döndü vefası BÜYÜK! GALATASARAY camiasına. Hemd e o yıl gözü paradan ve gideceği takımdan başka bişey görmeden, mayısın 13'ünde sattığı şampiyonluktan sonra..


Olayın ikinci kahramanı da sendin. Elinden tutup Zeytinburnu'ndan seni bu camiaya getirenlere, büyük paralar kazanmanı sağlayanlara, isminin Türkiye'de ve dünyada konuşulmasının tek nedeni olan GALATASARAY'a ihanet ettin sen de o bir mayıs günü en sevdiğin arkadaşınla birlikte. Şimdi suyun öteki tarafında analarını, babalarını sorguladığımız bir camiaya gidiyorsun. 2001'in 13 Mayıs'ında bu taraftarın gördüklerinden sonra kendine en yakışanı yaptın. İçimiz rahat. Çünkü bir gün senin de bu camiaya geri dönmen bizi o kadar endişelendiriyordu ki..!

' Satılmış! bir camiada, satılmış! ruhunla, profesyonel! futbol yaşamında başarılar belözoğlu..'

1 Haziran 2008 Pazar

başımız sağolsun..

Uğurlar Ola süper babaanne..
başın sağolsun maje..

Sen iste havuza girelim..


Şampiyon Galatasaray!

Galatasaray Sutopu Takımı 2007-2008 sezonu Türkiye Deplasmanlı Sutopu Ligi'nde namağlup olarak şampiyon oldu.Galatasaray Olimpik Havuzu'nda karşılaştığı İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nü (İYİK) 12-0 yenerek Play-Off final serisinde durumu 3-0'a getiren ve şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray'ı kalabalık bir taraftar grubu destekledi.
2007-2008 sezonunda namağlup olarak şampiyon olan takımımız toplamda 28. kez, Türkiye Deplasmanlı Sutopu Ligi'nde ise 14. kez şampiyonluğa ulaştı.

foto&haber : galatasaray.org

Buenos Aires'e sevgilerle..

americadan, ispanyadan, almanyadan, macaristandan siteye sürekli girilmekte. yan tarafta görmüş olduğunuz world map'te siteye girenlerin lokasyonunu görebiliyoruz.. sürekli olarak burdur'dan, edirne'den, ısparta'dan
ankadan, gazianteplerden, antalyalardan ayrica samsun'dan hatta ve hatta adana'dan okunduğumuzu bilerek yazmaya çalışıyoruz. ancak, buenos aires'ten bu götü boklu siteye kim girer, kim tuşlar çıkaramadık.. burada biz bizeyiz.. argentina'dan takip eden arkadaş bize mail atarsa şükranlarımızı bir borç biliriz. öte yandan, bugüne dek, türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından bu blogu takip eden herkese teşekkür ederiz..
blogu takip edenler arasında bizi yakından tanıyanlar bilir fakat tanımayanlar için şunu söyleyeyim kendi adıma; biz bir grup değiliz ve hiçbir zaman bir grup olmadık, olmayacağız da. biz bir arkadaş grubuyuz, gece gündüz, yaş veya kuru demeden içen kafası güzel gezen ve hayatı siklemeyen bir arkadaş grubu olduğumuzu zannetmekteyiz. bu şekilde de devam etmeye çalışacağız. hepinize teşekkkürler..