2 Kasım 2008 Pazar

Tembel bir Pazar Günü Yazısı




Garip olaylar, kişiler ve mekanlar şeridi halinde geçen haftasonu trafiğinde pazar günü erken kalkmış bulunmaktayız.. Akıllarda maç var ancak sosyal hayat ve kapital sistem gerekliliklerinden bu haftayı simulate tadında geçirmek zorundayız... Uzun zaman sonra Pazar günümüzü maç varken maç almayınca akıl eski günleri yad eder oldu.

pazar günleri çocukluk ve okulla ilintili olarak insanı boğan bir iç sıkıntısının diğer adıydı. annemin okul kıyafetlerimizi ütülediğini bu yüzden bütün evin ütü koktuğunu, uyumaya çalıştığım halde bir türlü uyuyamadığımı, uyuyamadıkça daha da çok endişelenip kendimi yiyip bitirdiğimi, diğer odadan gelen 32.gün tarzı trt1 günlerine ait program seslerinin sıkıntıma tuz biber ektiğini hatırlarım.

pazar günü idam olmayı beklemek gibidir, ertesi gün okul/iş vardır, sistemin bütün dişlileri seni içine alıp öğütmek için bekler ertesi günü, pazar senin son isteğindir, idama giderken yürüdüğün son koridordur. işte bu sebeple hem hemen bitsin istersin beklemenin bunaltısı bitsin diye, hem de hiç bitmesin istersin sanki kaçış var gibi; sonuçsa tabi ki insanın boğazına sarılıp onu bırakmayan sıkıntıdır, geçen her dakikayı zehir eden endişedir.

Tezer Özlü de pazar günlerini sevmez, onun varoluşsal derdinin bir parametresidir belki pazar öğledensonralarında vücut bulmuş küçük burjuva hayatı. şöyle der tezer özlü pazar için:

"pazar günleri... şimdilerde...Tezer Özlü de sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......... isterim hep."

bir pazar günüydü beni sana bağlayan
bir şizofreni kokusunu düşünmeye çalışıp da yalnızca yağacak yağmurun kokusunu duyumsamak...

Hiç yorum yok: