21 Nisan 2009 Salı

Yüreğim Mahkum

Pazar sabahları göreceli olarak erken uyanmak için fazla sebep yoktur. Sebebin adresi değişir, adı Ataköy olur sıkça, bazen de Bağcılar. Sürgün hali de tanıdık, bizden bir parça. Uzunca gelen bir vakit sonra yine onlardan biri, tribünde takribi 10 kişi. Galibiyeti alıyoruz.

Cadbury Engelli Yıldızlar 58-82 Galatasaray

Ancak gün bitmiş değil. İkitelli yolcuları ayrılıyor ama elbette salonun önünde araba, cepte bilet yok. Sedat hoca duruma müdahil olunca, Scott ile birlikte yollarda buluyoruz kendimizi. İngilizce eksikliği göze çarpıyor tabi, arka koltuk öndeki gülüşmelere bir türlü katılamıyor, Türkçe tümcelere ağırlık verip Scott'ı devre bırakma çabalarımız sonuçsuz.

Dağa tırmanıştan sonrası karmaşık. Ortada dolaşan birtakım yırtık biletler, cafe crown biletleri pek iç açıcı değil. Sonradan öğreneceğiz ki bu stadda kağıt üstü deplasman tarafına kombine de geçiyor. Eh, öyle stada böyle turnike. Kapalı üstte yaklaşık 200 kişi, daha fazlası değil belki. Pazar günü bu havada teşrif edenler çoklukla çevre semtlerin dış dünyadan soyutlanmış bireyleri. Şampiyonluk ümidi kaçınca bazıları niteliksiz buldu herhalde maçı, ne de olsa çok değil bir hafta evvel yarım milyon kişi bilet peşindeydi. Aldırmıyoruz, nihayet herkesin puan kaybettiği haftada 3 puanı tek golle çekip alıyoruz vasat tribünümüzle.

İbb 0-1 Galatasaray

umudun adı hep sarı kırmızı,
peşindeyiz galatasaray,
yüreğim mahkum ben sana hala vurgun,
dolmadı daha gönül borcum..

Hiç yorum yok: