28 Ağustos 2009 Cuma
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Bence Artik Herkes Gibisin
gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
oralarda kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde yok bile sana kinim
bence şimdi sen de herkes gibisin
oralarda kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde yok bile sana kinim
bence şimdi sen de herkes gibisin
nazim hikmet ran
25 Ağustos 2009 Salı
0-236..
Bilinmeyen şehirlerin garip alan kodlarının telefonun ekranında belirmesi merak uyandırır insanın içinde.Hayatı bizler gibi 212 ve 216 kodlara sıkışan insanlar bir garip sarmalın içinde yuvarlanır dururuz çokça.Şimdilerde ise 0236 ile başlayan birbirinden farklı telefon numaraları heyecan içinde açılıyor. 5.5 aylık Manisa deplasmanına yolladığımız asker Ramço'muz tesliminden sonra ikinci telefonunu çaktı bu akşam.İç dünyası her ne kadar yıkık bir halde olsada sesi sanki yarın sabah kucaklaşıcaz gibi güzel geliyordu.Selam etti soranlara edenlere.Yemin töreninden sonra yeni birliğinide belirtti ;39. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Güzelyurt/KIBRIS.
Daha 13 gün geçti gideli ama çok özledik ulan çok..
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Maçın Ardından..
dün akşam, geride kalan maçlar içinde vasatı aşamadığımız ilk maçtı bana göre. özellikle ilk yarı tribün resmen uyudu. 45-60 arası kendi aramızda "ara gazı" olarak nitelendirdiğimiz bestelerle göbeği biraz hareketlendirmiş olsak bile, son yarım saat sağ ve sol taraf yine susup maçı izlemeyi tercih etti. zaten bu seneki görünüşe bakılırsa ya gol atınca bağıracaklar, ya da futbolcuya bağırıldığında. artık futbolcu ismi bağırılınca herkes katılıyor. elano ismini 4-5 farklı varyeta ile melodilendirdik. futbolcuya bağırılır tabiki ama sadece futbolcuya bağıran kesimin daha geçen sene "lincoln lincoln" diye götlerini yırttıklarını bu kadar çabuk unutmalarına şaşırıyoruz. son dakikalarda bestelerin beşiktaşa "kayması" ise normaldi. gerekli gereksiz onu bilmeyiz ama bununla alakalı olarak sette yaşanan diyalog harikaydı. senin için çağlayanda miting yaparız başkan: "küfür etmeyin ceza alırız" deyince, elinde efesi belinde döneri abimiz: "ben ödiycem cezayı siz bağırın" diye karşılık verdi :) bu arada perşembe günü turnikede yaşanan enteresan olayların aynısı ramazan münasebetiyle yine tekrarlandı. ne olduğunu kimse anlamadan turnikeden uzaklaşıyoruz. maç öncesi sokakta hell'in kurduğu tezgahta hafiften iftar moduna giriyoruz. saat 6 gibi sokakta toplanmaya basliyor ekip. perşembe günü tam kadroyduk, eksikler var bu sefer. liseli vardı ya ah o liseli'nin sınavı varmış. seer ise moskova'ya uçmuş. maçtan sonra ankaraspor maçıyla ilgili planlar yapılmak üzereyken, maçın pazartesi olduğunu öğreniyoruz. sonraki hafta ise milli maç varmış.
herkesin ramazanı mübarek, bizim ramazanımız manisa'da rahat olsun.
-
Galatasaray : 4
Kayserispor : 1
23 Ağustos 2009 Pazar
Bilemem, Aklın Kimde Kalır..
Hiçbir vücut ısısı değiştirmiyorsa mevsim normallerini..
Sevmek de yok artık ! Sevmek yok artık ! Hiç kimseyi !
Sen yaz saati uygulaması, ben kış saati. Ortak bi takvimimiz bile olmadı !
Seni bir saat ileri almışlar, beni bir saat geri. Bu zamanlar yoksa bize düşman mı ?
Bilemem... Aklın kimde kalır ?
Bilemem... Hatrın kimde kalır ?
Bilemem... Kimler sensiz kalır ?
Bilemem... Hangi yol düz gider ? Hangi yol güze gider ?
Bilemem aşklar ne için biter !
21 Ağustos 2009 Cuma
18 Ağustos 2009 Salı
Düğün Dernek Denizli
Geçen senenin içerdeki ilk maçı yine Denizli idi. Tek kombinesiz tribün de bilet fiyatlarına kurban gitmiş, yeni açık boş gözükmüştü. Bu sene de esasında fiyatların yüksek olması, buna mukabil önümüzdeki hafta 2 maç daha olmasına rağmen stad tepeleme doluydu. Elano 30 dakika oynasın da bir göreyim tribi midir bilinmez, öbür olasılığı düşünmek istedim tribüne çıktığımda.
Maç öncesi takımda oluşan genel havayla fındık fıstık havası verilse de, bize ters gelen bir takımdı aslında. İki senedir maçı koparana dek su kaynatmıştık keza. İlk yarısıyla benzer sinyaller verdi yine. İkinci yarının başında tribün iyice maça yüklendi, aşırı yüklenmeden motor soğumaya başlarken gol geldi. Takımı da, tribünü de rahatlattı. Yılların kanayan yarası duran toplardan hemen her maç gol bulmaya başladık. Böyle sıkışan maçlar için iyiye işaret diyoruz.
Kapalı, üstüne koyarak gitmeye devam ediyor. Bir el ayak alışması, ivmelenme olduğu kesin. Şimdiye kadar görülen skor rahatlığı olmadığında ne olacağı meçhul ama esintileri Denizli maçında verildi gibi sanki. Yediğimiz golden sonra kenarlara verilen mesaj gerekli mercilere ulaşmıştır umarım. Bu dürtükler olmaya devam edecek, etmek zorunda zaten. Maça bununla alakalı neredeyse bir düzine pankart hazırlayıp da sokamayan Parçalı'ya da geçmiş olsun diyelim bu konuya girmişken. Ayrıca neredeyse 4-5 yıldır düşük ritmde, kimilerine göre sıkıcı bulunan bir tonda söylenen basit saldır galatasaray nağmesi; üzerinde oynanıp efekt katılınca maç kazandıran tezahürat haline geldi.
maçtan önce düğün,
maça daha çok var,
t'nin altı bomboş,
aferin çocuklar..
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Biz de Böyle Seviyoruz
2001 de psv'yi 2-0 (sergenle arif atmıştı) yendiğimiz maçta sima olarak önceden tanıdığım bi abiyle tanıştım. maç boyunca sürekli bağırıyordu. zaten o akşam tribün çok iyiydi ama onun diğerlerinden farkı üstünde bildiğin damatlık vardı, yanında da takım elbiseli arkadaşları. maç sonu biraz yaklaştım yanlarına muhabbeti dinlemek için. "ulan öyle bişey olsa imzayı atar maça giderim ben" diye düşündüğüm şeyi mi yapmıştı acaba. arkadaşları maçtan sonra "en güzel düğün hediyesini aldın hadi bakalım" dediklerinde anladım. gittim yanına düğünden mi geliyorsun dedim. "biz de böyle seviyoruz napalım" dedi. arada sırada ufaklığı getiriyor şimdi maçlara. o da böyle sevsin diye..
bugün maçtan önce düğündeyiz takım halinde. eski UNI ürün sorumlusu tolga kardeşimiz, bu akşam daha büyük bir sorumluluğa imza atmaya hazırlanıyor. peşindeyiz ekibi olarak mutluluklar diliyoruz..
önce düğün, sonra maç !
-
Galatasaray - Denizlispor
15/08 Cumartesi 21:45
Ali Sami Yen
11 Ağustos 2009 Salı
Gidiyorsam Bir Sebebi Var
Çağın teknolojisi internet,bütün eski gelenekleri yerle bir ettiği gibi, askere gidiş seramonisinin de içine etti. Teslim yerimiz askerlik şubelerinden alınan sülüs (bu kelimenin gerçeğini bi türlü öğrenemedim) belgelerinde yazar benim bildiğim... ama gece 00.00 itibariyle binlerce yeşil giyme meraklısı türk genci, aynı internet adresine tıklayınca 1 saat gecikmeli öğrenebildik mikrofonları hangi şehire cevireceğimizi.. aslında "karmakarışık" etiketli yazıları yazmakta bir hayli başarılı oldugumu düşünsem de, çok fazla ajite etmemeye calışıcam olayı. Esenler'den sallanan ellere bakarken, daha doğrusu bakamazken farkettim ki, biz ipin ucunu kaçıracak derecede bağlanmışız artık... klavyeye titreyerek çok basmadı bu parmaklar. o yüzden kısa kesmekte fayda var;
-
saat 23.00 - AŞTİ / saat 08.00 - 1'İNCİ P. EĞT. TUG. K.LIĞI MANİSA
mikrofonlarımız manisa atatürk stadyumunda..
hakkınızı helal edin...
hakkınızı helal edin...
9 Ağustos 2009 Pazar
Asker Mektubu
Ramço be, askere giderken arkanda bıraktığın şeyi sana Chuck Palahniuk Abi anlatsın. Belki bir işe yarar:
"...koca bi jenerasyon benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor; beyaz yakalı köleler. Reklamlar bizi arabaların, kıyafetlerin peşine sürüklüyor, bir bokumuza yaramayacak şeyleri alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz. Biz tarihin ortanca çocuklarıyız. Ne amacımız ne yerimiz var. Büyük savaşımız olmadı. Büyük buhranımız da. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. Büyük Buhranımız da hayatlarımızın ta kendisi. Televizyon karşısında bir gün milyoner, film tanrısı, rock yıldzı olacağız diye büyüdük. Ama olamayacağız. Buu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz. Ve bu yüzden kafamızın tası son derece atık..."
komutana benden selam.
... an enrtire generation punpimg gas, waiting tables; slaves with white collars. Advertising has us chasing cars and clothes, working jobs we hate so we can buy shit we don't need. We're the middle children of history, man. No purpose od place. We have no Great War. No Great Depression. Our great war is a spiritual war. Our Great Depression is our lives. We've all been raised on television to believe that one day we'd all be millionaires, and movie god, and rock stars. But we won't. And we're slowly learning that fact. And we are very, very pissed off.
7 Ağustos 2009 Cuma
Geceden Karanlık Esenler
Esenler Otogarı; saat 02:15,
bizim en nefret ettiğimiz yerlerdir otogarlar ve tren istasyonları. giden sevgiliye el sallarız hep peronlardan birinde. bu sefer kardeşimize el salladık gözümüze gözümüze gelen yaşlara inat. maçta vedalaşalım diye geldi ankaradan. maç bittikten sonra mecidiyeköyde in cin top oynarken oturup içtik sokağın ortasında uzun zamandır yapmadığımız muhabbeti yaptık. maçta her golde onun ismini bağırdık asker diye. giden her sevgili defalarca söylenirken eski açıkta ve kapalıda, bi garip olduk yine hep beraber. maçın sonlarına doğru kıvırcık saçlarına diye girilen bestede ise göz göze geldik hepimiz. bizim ekipten biri, teknik direktör transferinden hemen sonra yazdığı yazıdaki sözler birden beste olup çıktı karşımıza.. öncesinde kapalıya pencere açtık beraber. sokakta waterman'la karşılaştık kapalıya yürürken. bizim askeri görünce "nereye" diye sordu. bizimki "kapalıya" deyince, "siktirin gidin hehehe" dedi bize. halbuki o uyurken bizim esenler'de olacağımızdan habersizdi :)
gittiğin yerde biz hep oluruz kanka. senden önce gidenlere, "güzel bişeyse söyleyin bende gelicem" diyordun. şimdi sıra geldi sana. bu sefer biz sana diyoruz, "iyi bişeyse çağır bizde gelelim".
geceden mülteci kederin,
seni asla terketmez kardeşlerin.
3 Ağustos 2009 Pazartesi
SarıKırmızı..
geçmişle demlendim bu gece;o ufaklık hani daha ufacık dedikleri yaşlarda hani bisürü rengin içinden işte benimkisi bu diyip ileride seni bisürü telaşlara itecek kararı verdiğin..kimisinin hobi diye tuttuğu kimisinin alıp üstüne elbise diye giydiği kimisininse onu en derinlerine sığdırıp hayat dediği renkler.kimi babadan anadan kimisi eşten dosttan etkilenmişti herkes gibi ama fark; kaçı onu bi etten kemiktenmiş gibi görüp gönül vermişti.sonraları ona sevgili denmişti odaların duvarlarını süslemişti fazla değil bu sadece iki renkti bazılarına göre ama sadıktı,gerçekti.sana ilk gelişlermizi anlatmak hiç bitmezdi sonraları keşke devamlı demek için can atar hale gelmişti.büyüdükçe herşey kadere göre şekillenmişti yakınlaşmalar gibi uzaklaşmalarda gerçekleşmişti.aramıza kimler girmişti ama sadece öyle zannedilmişti çünkü asıl olan çok daha barizdi.onlar hep gelip gitti en fazla hancı yolcu hesabı delip geçti onlarıda sarmak dostlarla bizim görevmizdi.şimdi bakıyorum bu yaştan o sarı kırmızı formalı ufaklığa o kadar kalabalıktan sevgisini bu kadar taze tutan sadece GALATASARAY idi..
2 Ağustos 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)