29 Aralık 2008 Pazartesi

biz varken ölüm yok, ölüm varken biz yokuz !

kimi zaman ufak tefek, kimi zaman da derin yaralarla iz bıraktılar bünyelerde. hep kaybeden olduk, sonra hep zaman bize ilaç olur sandık, kendi kendimize toparlanmaya çalıştık. her seferinde idam sehpasından kurtarmaya çalıştık götümüzü. belki giyotini duyunca geri vites de yaptık. kafamızı kesmeye çalıştılar, dellendik kafa attık yine suçlu olan taraf biz olduk. hepsini geçtik hepsi unutuldu, hiçbirisinin aslında hayatımızda bir önemi olmadığını, onlarsız da yaşandığını herşey bittiği anda anladık. aynen dedikleri gibi, önümüzdeki maçlara baktık.

ben hayatımda ilk defa gökyüzünü bu kadar mavi ve temiz görebildim. evet daha önce hiç görememiştim.
yani bakmışım ama görememişim. bu güzelliğe bakmanın şimdi bir bedeli var artık. bu sefer ilmik boynumuza geçirilmiş ve galiba yırtamıyoruz. gökyüzüne doya doya bakarak uyuduğun bir gecenin sabahında boynunda bir ilmikle uyanıyorsun. gözlerini açtığında yine gökyüzü karşında. ellerin sımsıkı bağlanmış ve ayaklarının altında bulunan sandalyeye büyük bir inançla basmak zorundasın artık. o lanet olasıca üç ayaklı tahtadan yapılmış sandalyeye güvenmek zorundasın. tek dayanağın o şuanda. ayağının altından kaymaması için ayarını vermelisin. yoksa bu kadar yaklaşmışken... bu sefer harbiden ölür gidersin.

Hiç yorum yok: