Alışılagelmiş acılarımız vardı bizim ve bir o kadar da yoğun umutlarımız.. çok çocugun sahip olmak istediği bi oyuncak karakterinde başladık hayatlarımıza.. hiç bitmez zannettiğimiz pillerle çalışan oyuncaklardık.. bizim pilimiz, az insanın sahip olabileceği çıldırtan umutlarımızdı.. ama umut bitince yani pil tükenince, bi sonraki jenerasyonlara antika olarak gösterilmekten başka bi işe yaramayan oyuncaklara dönüşme ihtimalimiz de kaçınılmaz oldu..
Şimdi ne oyuncak kaldı ne pil.. kim ne ile oynayacaksa oynasın artık.. ben yokum artık o çoktan seçmeli oyuncak sepetinin içinde.. devir değişti teknoloji gelişti. şimdi pille çalışan oyuncakların yerini, mekanik enerjiye sahip çin yapımı materyaller aldı.. ben de ne mekaniği kaldı enerjinin ne de potansiyeli.
Çok defa yaşadım bu serzenişli zamanları. Paylaşıldığında, etrafta şaşkınlık yaratmayan hikayelerim oldu benim şimdiki gibi.
"Acı çekmeyi seviyorsun sen" diye başlayan sms'ler görür oldu telefonum..
Biz seçmedik bu hayatı deriz ya çoğu zaman, şimdi bunun aksini iddaa edip, ben de 'o'nlara inanır olup, bu kahrolası dertlerin beni mutlu ettiğine inanır olmaya başladım sanırım.
Yine tek seçenekli sınavlara tutulmaktayım bi süredir.
Çoğu zaman hatırlamadığım, ani bi deprem sarsıntısında bilinçaltıma yerleşmiş hareketle yardım istediğim ve periyodik olarak 2-3 yılda bir her terkedilişte elimi açıp dua ederek, unutmak için yardım istediğim tanrı da bütün desteğini esirgemiş durumda..
"Aradığınız tanrıya şu an ulaşılamıyor" sinyaliyle karşılaşıyorum az ama bir o kadarda anlamlı uykularımda..
Periyodik olarak aynı sıkıntıları yaşamak da çok sıkıcı olmaya başladı. Hani acı çekmeyi seven insanım ya, her türlüsünü tadayım bari acıların. Ama yeter artık. Hep aynı kategoriden acılarla deniyor olması da, benim değil de, arayıp da karşılığında "ulaşılamıyor" sinyali aldığım mecraların unutkanlığıdır sanırsam.. yine aynı melodiler çalar kulağımda.
bir şarkının içine sığındım, ayrılıklar dinince haber verin..
Şimdi ne oyuncak kaldı ne pil.. kim ne ile oynayacaksa oynasın artık.. ben yokum artık o çoktan seçmeli oyuncak sepetinin içinde.. devir değişti teknoloji gelişti. şimdi pille çalışan oyuncakların yerini, mekanik enerjiye sahip çin yapımı materyaller aldı.. ben de ne mekaniği kaldı enerjinin ne de potansiyeli.
Çok defa yaşadım bu serzenişli zamanları. Paylaşıldığında, etrafta şaşkınlık yaratmayan hikayelerim oldu benim şimdiki gibi.
"Acı çekmeyi seviyorsun sen" diye başlayan sms'ler görür oldu telefonum..
Biz seçmedik bu hayatı deriz ya çoğu zaman, şimdi bunun aksini iddaa edip, ben de 'o'nlara inanır olup, bu kahrolası dertlerin beni mutlu ettiğine inanır olmaya başladım sanırım.
Yine tek seçenekli sınavlara tutulmaktayım bi süredir.
Çoğu zaman hatırlamadığım, ani bi deprem sarsıntısında bilinçaltıma yerleşmiş hareketle yardım istediğim ve periyodik olarak 2-3 yılda bir her terkedilişte elimi açıp dua ederek, unutmak için yardım istediğim tanrı da bütün desteğini esirgemiş durumda..
"Aradığınız tanrıya şu an ulaşılamıyor" sinyaliyle karşılaşıyorum az ama bir o kadarda anlamlı uykularımda..
Periyodik olarak aynı sıkıntıları yaşamak da çok sıkıcı olmaya başladı. Hani acı çekmeyi seven insanım ya, her türlüsünü tadayım bari acıların. Ama yeter artık. Hep aynı kategoriden acılarla deniyor olması da, benim değil de, arayıp da karşılığında "ulaşılamıyor" sinyali aldığım mecraların unutkanlığıdır sanırsam.. yine aynı melodiler çalar kulağımda.
bir şarkının içine sığındım, ayrılıklar dinince haber verin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder