buz gibi bir cumartesi sabahı. sıcacık yatağımdan çıkıp ayak üstü geçiştirme usulü bi kahvaltının ardından yine ofisin yolunu tuttum. erken saatte çıkabilmek için olabildiğince hızlı çalıştım. önceki gece yapılan msn konferansında 2de mecidiyeköyde toplanalım kararı alınmıştı ancak o saatte orada olmam imkansızdı. anca yekten direk salonun yolunu tutabilirdim. ama ne olursa olsun mutlaka gitmeliydim. dünya şampiyonu takımın sezon açılışına gidememek yeteri kadar koydu zaten. üstelik bu branşın en önemli deplasesi süleyman seba salonu. saat 1 olduğunda tüm işler bitirilmiş, patronun ofise gelmesi bekleniyordu. telefonum çaldı, arayan ultras. havaalanından bildiriyor bizlere; "uçak 1 saat rötarlı.." bi yandan aklımda onlar, ulan acaba son anda bi aksilik mi çıkartıcak yavşak ingilizler diye düşünürken, bi yandan da patronu beklemek. 2buçukta hattın diğer ucundaki isim oluyor sevgili patronum, "sen kapat ofisi ben uğramıycam bugün" demesiyle telefonu kapatıp, küfürleri ard arda sıralayıp, ofisi kapatarak, koştura koştura metrobüse atladım. bu kez hattımızda maje var; "sen gel ben beklerim.." maç 3buçukta başlıyor, ben 3buçukta anca mecidiyeköye iniş yapabiliyorum. majenin yanında elimizde büyüyen serdar :) orjinin ordaki taksi durağında bi taksiye atlıyoruz, "kaptan en acilinden süleyman sebaya atıver bizi.." biraz sora salonun önündeyiz. içeri girerken son anda aklıma geliyor çakmağı zulalamak, o esnada önümdeki maje emniyet güçlerine teslim oluyor arama tarama işlemi için ancak "şimdi aramayalım, bişey olursa ararız.." diyorlar :) hemen geçiyoruz bize ayrılan bölüme. yldz tek gelmiş. 5-6 kişi onlardan, üç biz geldik, bikaç münferitle birlikte sayımız nerden bakarsan bak 10 civarında. tüm besteler güfteler ard arda sıralanıyor salonda. devre arası bikac atesli besiktas taraftarı bize ayrılan bölüme dogru gelmeye calısıyor. ama calısıyor sadece. sayısı bizden de az olan emniyetgüçlülerin araya girmesiyle tekrar yerlerine dönüyorlar.. bizde bi bok olamayacağını düşündüğümüzden sesimizi çıkarmıyoruz.. son periyot yorulmuşuz, takım benchinden 1 koli su bırakılıyor . oysa biz powerade istemiştik akın bey :) maç çıkışı vasıta bulmak zor olduğundan neyle gideriz nasıl gideriz tartışmalarına kafalar tamda hazırlanmışken olmadı şimdi :) derken nörotoksik bişeyler oluyor birden. sedat hoca ben sizi bırakırım diyor.. takımın normal aracı ufak bisey. salondan dısarı cıktığımızda "bafra" turizme ait otobüs karşılıyor bizi. bizi bekliyor. akın hadi binin artık otobüslere deyince, arka beşli sanki deplasmana gidiyoruz da kaynatıyoruz hesabı. otobüsün ön tarafı oyuncular, arka taraf ise taraftarlar.. zincirlikuyuya gelene kadar kaptana besteler yapılıyor.. resim cekmedik hic o yüzden resmi siteden araklamasyon yaptım resmi. güzel bi cumartesi sabahı sinirle uyanıp, gecesi moralle yatıyoruz. aksama dogru ultras'tan sms geliyor.. "londra'dayız.." floryaya kadar durmam diyen ve daha sora baskılara dayanamayan kaptana, bizde o esnada yapıştırıyoruz cevabını :)
"yıllardır seninle geldik heryere
bindik takım otobüsüne
indir bizi, metrobuste
sen devam edersin yine."
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, derbi mücadelesinde rakibi Beşiktaş'ı 90-72 mağlup etmeyi başardı.
Karşılaşmanın ilk dakikasından son dakikasına kadar üstün bir oyun ortaya koyan Engelsiz Aslanlar, ilk periyotta yakaladıkları farkı maçın sonuna kadar koruyarak sahadan galip ayrıldı. İlk periyotta 14 sayılık bir fark yakalayan ve devreye de 43-28 önde giren Galatasaray, üçüncü periyotta rakibinin farkı azaltmasına engel olamasa da son periyotta maça tekrar ağırlığını koyarak karşılaşmadan 90-72 galip ayrıldı. Karşılaşmanın yıldızı ve en skorer oyuncusu ise Galatasaray'dan Matt Scott oldu. Scott karşılaşmada 30 sayı bulurken, takımımızdan Şuayip ve Ferit 20'şer, Peter Tucek ise 8 sayı ile oynadı.
1. Periyot: 10-24 2. Periyot: 28-43 3. Periyot: 55-63 4. Periyot: 72-90
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder