Gecenin yarısı sokakta vücuda iki şişe alkol girdiği zaman eve gelince ilk iş bilgisayarın tuşuna basmak,dolabı kontrol edip şişelerin dibinde kalan geçmiş akşamları süzmek,paketin son sigaralarını yakmak,millet bir önceki günü bitirmiş yeni güne başlamak üzereyken hala yıkıntıların arasında adına cümle alemin AŞK dediği senin için hayatını vermek denilen hadise için karalama sevdasına düşüyorum bu aralar çokça..
İhtiyar delikanlı yaftasıyla 'Ellerimde Çiçekler'i' söylüyordu bir aralar bir şahış.Hakikatten ellerimde çiçekler kapında sırılsıklamı haziran ayının başında yağmursuz,ıslaksız bir halde onlarca öğrencinin yattığı bir yurdun önünde gerçekleştirmenin şaşkınlığını yaşadım.Aslında verilmek istenen basit bir çiçek değildi.Sarıp sarmalanan,buket haline getirilen kalbin ta kendisiydi..
Mücadelenin sonuna geldiğin bir şehirde koskoca bir bedenin bu hallerini de gördü ya bu insanlar daha da diyecek bir şey yok aslında.He utanmak yada ulan yakışıyor mu be diye şikayetçi olmak söz konusu bile değil tabiki.Koskocaman kalbini veriyorsun daha ötesi var mı?Hayatımı ertelemeyi,şu anda olan hayatımın bir köşesine ekleme yapmayı değil,'O' nu tam merkeze koyup herşeyi yeniden şekillendirmek için bütün çabam..
Oldu mu?Olmadı demeye dilim varmıyor ama sanırım bu sefer az da olsa umutlu.Koşturduğum,aynı ortamda nefes almak için sabahın köründe fakültenin yolunu tuttuğum,neşesiyle neşelendiğim,üzüntülü halini kendi üzüntüme ekleyip dibe vurduğum,her hareketine hayatın çokça anlamını yüklediğim sanırım Aşk'ın ta kendisi..
Telefonun kısa mesaj seçeneğine girip kısa ama altı kelimeye bu kadar büyük anlam yükleyip,'Daha önce hiç bu kadar sevmemiştim' yazabilmek geriye dönüp arkada kalan hemen hemen çeyrek asıra 'görüyormusun ulan yaşanan her şeye saygım var ama bu çok çok çok farklı' diyebilmek..
İhtiyar delikanlı yaftasıyla 'Ellerimde Çiçekler'i' söylüyordu bir aralar bir şahış.Hakikatten ellerimde çiçekler kapında sırılsıklamı haziran ayının başında yağmursuz,ıslaksız bir halde onlarca öğrencinin yattığı bir yurdun önünde gerçekleştirmenin şaşkınlığını yaşadım.Aslında verilmek istenen basit bir çiçek değildi.Sarıp sarmalanan,buket haline getirilen kalbin ta kendisiydi..
Mücadelenin sonuna geldiğin bir şehirde koskoca bir bedenin bu hallerini de gördü ya bu insanlar daha da diyecek bir şey yok aslında.He utanmak yada ulan yakışıyor mu be diye şikayetçi olmak söz konusu bile değil tabiki.Koskocaman kalbini veriyorsun daha ötesi var mı?Hayatımı ertelemeyi,şu anda olan hayatımın bir köşesine ekleme yapmayı değil,'O' nu tam merkeze koyup herşeyi yeniden şekillendirmek için bütün çabam..
Oldu mu?Olmadı demeye dilim varmıyor ama sanırım bu sefer az da olsa umutlu.Koşturduğum,aynı ortamda nefes almak için sabahın köründe fakültenin yolunu tuttuğum,neşesiyle neşelendiğim,üzüntülü halini kendi üzüntüme ekleyip dibe vurduğum,her hareketine hayatın çokça anlamını yüklediğim sanırım Aşk'ın ta kendisi..
Telefonun kısa mesaj seçeneğine girip kısa ama altı kelimeye bu kadar büyük anlam yükleyip,'Daha önce hiç bu kadar sevmemiştim' yazabilmek geriye dönüp arkada kalan hemen hemen çeyrek asıra 'görüyormusun ulan yaşanan her şeye saygım var ama bu çok çok çok farklı' diyebilmek..
Saat 04.00'ı geçti yine imam efendi sabah namazı için cemaati toplamak üzere..Gün aydınlana kadar yazasım,attığı her mesajını tekrar tekrar okuyasım var..Neden böyle oldum ben ulan.Tahta direklerden yapılmış o garip futbol sahasının ortasında otururken anlattığın her şeyde,kurduğun her cümlede,zaman daha fazla durdu,herşey bir kez daha işin içinden çıkılmaz hal aldı sanki.Mezuniyete sayılı günler kala olacak iş mi bu?Şu soruya bile verdiğim cevabı 'uzasın ulan lanet olsun değecekse uzansın' haline getiren kişiliğe uykusunun en güzel saatinde selam olsun..
Çok sevdik be abi..