Liglere ara verilmesinin verdiği sıkıntıdan, belki de türlü hava değişimlerinden olacak; memleketin gereksiz kurumlarından birinin, başkan olamamış vekili güzide kişilik gün itibariyle demiş ki:
''10 milyon Avroya alınan oyuncuyu, karaborsada 3 TL'ye izlettirirseniz bunun neresine lig, neresine ekonomik boyut, neresine sosyal patlama diyebilirsiniz? Peki parası olmayan futbol maçı izlemeyecek mi? Onlar da belki yılda 3-4 defa stada girebilecektir ama televizyonlarla yapılacak sözleşmelerle, 'öte yanda kalan' futbol izleyicisine de ayrı bir kapı oluşturulmalıdır.''
Kendisi basın kartıyla İstanbul'da her stadyuma gönül rahatlığıyla girip çıkarken, İstanbul dışındaki maçlarda beleş uçak bileti kovalıyor olup, bahsettiği televizyonla yapılmış sözleşmelerden birinin sonucu kanalda çokça maç izliyordur elbet. Yine muhtemelen arabasını basın tribününe yakın bir kapalı otoparka bırakıyor olmasındandır ki pek stad çevresini dolaşma fırsatı bulamamış, üç basamaklı rakamlar işitilen karaborsacı çağrılarını işitmemiştir, yoksa 3 ytl ağzından kaçmıştır. 34'de 34 gibi güzel hayaller barından insanların sevgisine, sıcak koltukta genişlemiş poposundan çıkan 3-4 defa stada girebilme hakkı ölçüp biçmek kimsenin haddi değildir. Şayet kaale alınırsa, yiyeceği küfürlerden sebep; ağzına doladığı soyut kavram tribün terörüne bir somutluk kazandıracak olması da uzak günlere dair bir teorem değil.
Hayatında çimlere telin ardından gözü ilişmemiş, kalenin filelerine arkadan bakmamış, genel tanımda insanlar için bazı bazı anımsatma ihtiyacı hissedilen cümle öbeklerimiz var elbet:
- Bilet fiyatları, Türkiye koşulları göz önüne alınarak saptanmalı, Açık tribün biletleri her zaman ucuz tutulmalıdır. Futbolun sadece varlıklı insanların seyredebileceği bir etkinliğe doğru sürükleyen pahalı bilet uygulamalarına son verilmeli ve bu sporun halkın tek eğlencesi olduğu unutulmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder