16 Şubat 2009 Pazartesi

Zaman Tüneli...




İş kişvesi altında günübirlik Uludağ gitmek hiç cazip değildi aslında ta ki yol düşene kadar akla.. Hem de ne yol ama.. Eskihisara doğru yol gidilirken tersine deplasmana gitti düşüncelerim.. Tombul Başkan hayal edildi...Üsküdar'da boğaza bakıp o da eski günlerin hayalini kuruyordu belkide (hamsi ne bol, rakı ne tatlıydı o sene.. El Classico bile farklıydı..bizler bile bi yakışıklıydık o sene) Gene öyle bir hava ve Trabzon gene şehirde.. Şehrin siyahbeyaz oğlanlarıyla haşır neşir.. Gidemedik Antalya'ya şeytan gibi taşlanmaya kirli ruhlarımız sulh bulsun diye, şöförde hissetmiş olsa ki inadına yavaş gidiyor yol daha da zahmetlensin diye.. Deplasman otobüsünün yolcuları genelden biraz farklı keza nac breda numaralı tribünü tadı var ama zaman tünelindeyiz ya psychedelic bir tad olmazsa olmaz.. Dağa doğru hava iyice değişiyor Rusya'ya gidiyoruz.. Kirovskaya Oblast yıl 2002 kış(o sene bütün sene kıştı).. Lucescu zamanı Roma ile oynanan maçı bir Roma barı kadar İtalyanla izleyip bazısı çok iyi arkadaşın olan guruptan insan ayırmadan (bok yoluna giden iki meksikalı dahil) alayınız ipnesiniz oğlum nidalarıyla küstürdüğüm akşamın aynısı. Sonra aynı böyle karlı bir orman yolunda kanka maç gerginliğiyle olur kültürünü aşılarken ki görüntü... Şöför Şahin, Nac Breda Avrupa taraftar derneği talihlileri ve ben şeklinde ilerliyoruz.... Zavallılarda tünelde Şahin'in vapurda gördüğü eylemden dönen işçilerden etkilenmesiyle uyanan iş yavaşlatma grev demokratik hakkı ve beni yenilen takıma bir nefes, bir ses olmayıp onun yerine Taksim barlarında sürtmemin cezasına mağruz kalıyorlar.. 6saat daha milli park yok ortada ve artık cam üzerinde ilerlerken neyseki Şahin, Nac Breda taraftarlarından biri kalp krizinden ölmeden ( LIBERTI PER GLI ULTRAS!) biraz önce zincir takmaya (şarampole kaptan, şarampole) karar verdi de stres bitti... Uludağ'ın zirvesinde toplasan bir maç saatini geçmeyecek kadar vakit kaldıktan sonra aşağıya iniş başladı... Nac Breda taraftar gurubu takımlarının kamp yaptığı otelde kalırken neyinpesindeyiz.biz tek başına deplasman yolculuğu similasyonuna devam ediyordu... Yalnız psychedelic similasyonumuzda konsept eksikliği var ve otobüs boş... tam işin büyüsü bozuldu derken futbolun tanrıları önümüzdeki aracı kaydırıp kara saplayınca, halkın kahramanı Şahin insanlık namına bu gençleri kutsal deplasman aracına aldı.. Kim gelse beğenirsiniz? bizim UNI'ler(YÜNİ) olm bunlar.. Cezalıyız ya deplasman otobüsünün yarısı kız.. rezalet.. durum bestelerin kalitesine de yansıyor ister istemez... Similasyonu olmazsa olmaz kılacak bir ritüel mola için durulan bilmemnerdeki bilmemne benzin istasyonunda (uyuyordum tabi ki) semi-sıcak bir domates çorbasına fahiş fiyat (anadolu s2ni kaldırmış istanbul taraftarını bekliyor tabii) ödedikten sonra cezanın en vurucu anına geldik... Koca restoran, sıra yok, makara yok, tuvalete para vermeyiz dimiler yok, malup olmuşuz 2öğün yemek yok, hepsini geçtim Yılmaz Abi yok... Koca bir çorba tek başına içilince fazla geliyor, mideye oturuyormuş meğer aliyavuzu özledim(sıfır parayla en uzağa deplasman yapabilme rekoru).. O kadar ekmek aldım hepsi kaldı... Televizyonda bir adam sürekli var mısın, yok musun diye soruyor.. Bilmiyorum amına koyayım bilmiyorum gelme üstüme... Zor atıyorum kendimi otobüse.. Şahin Sivaslıyım ben diye anlatıyor yanındakine.. Aman Tanrım başım dönüyor, gözlerim kararıyor... Futbolun Tanrıları beni neyle sınıyorsunuz, merhamet ama Şahin devam ediyor... "Yavvv benim topla mopla alakam olmaz da bizim Sivas'ta iyi gidiyor bu sene canım" derken nah iyi gidiyor, içimizde bulunduğumuz şehrin çocukları bastı çelmeyi diyor(Selim Abi'ye selamlar) yutkunuyorum ki Şahin kayıtsız kalıyor.. Yola çıkmak lazım hem zincirde jantlara zarar vermişmiş.... Ne garip hayatlar... Yatıyorum gözümü açtığımda Maltepe pe pe.... Bir iki saate tibu damlar buralara... Deplasmanın en iyi yanı gene İstanbul'a dönmek ama şehir bugün hırçın, pek yüz vermiyor... Çektik cezamızı tek ayak olmasada yarım akılla.. Affettiysen CimBom ne ala... Ama bana ne kadar kızsan da kaybetmesen artık.. Biliyorum gelemedim ama sende bilirsin ki ben bu ilişki işini beceremiyorum... haybeye mi bağırdık hangi sevdadan galip çıktık diye? Sen çekip gitmiyorsun bana rağmen diye bi başka sevmedik mi seni? Hem bu sevgililer günü adetleri yabancı bana biliyorsun.. Bi kere yaptık, tadında ve özeldi.. Hadi asma artık suratını UYAN!


Hiç yorum yok: